The man turned permanently blue after he drank the silver solution.
- Adam, gümüş solüsyonu içtikten sonra sürekli olarak mavileşti.
She complained continually that there was no money left.
- O sürekli olarak para kalmadığından şikayet ediyordu.
Worm castings continually enrich the soil.
- Solucan gübresi sürekli olarak toprağı zenginleştirir.
His mother is constantly complaining about it.
- Annesi sürekli olarak bundan şikâyet ediyor.
I'm constantly telling her to behave herself.
- Ona sürekli olarak terbiyesini takınmasını söylüyorum.
A bird is incessantly singing in my balcony.
- Bir kuş sürekli olarak balkonumda ötüyor.
Tom called Mary continuously.
- Tom sürekli olarak Mary'yi aradı.
People are changing continuously.
- İnsanlar sürekli olarak değişiyorlar.
Tom intends to live in Japan for good.
- Tom sürekli olarak Japonya'da yaşamaya niyetleniyor.
The store closed down for good.
- Dükkân sürekli olarak kapandı.
As recent research shows, the life expectancy in Japan is consistently increasing.
- Yakın zamanda yapılan araştırmalara göre, Japonya'daki yaşam beklentisi sürekli olarak artıyor.
Sami consistently denied having an affair with Layla.
- Sami, Leyla ile ilişkisi olduğunu sürekli olarak reddetti.