Ben biraz Japonca konuşuyorum.
- I speak a little Japanese.
Biraz daha biber ekle.
- Add a little more pepper.
Tom azıcık erken geldi.
- Tom was a little early.
Kuralları azıcık ihlal etmekten korkma.
- Don't be afraid to break the rules a little.
Tom pastanın bir parçasını aldı.
- Tom got a little pie.
O pastadan bir parça alabilir miyim?
- Could I get a little piece of that cake?
Tom çok az kıskanç görünüyordu.
- Tom sounded slightly jealous.
Haklı olabilirsin, ama bizim çok az farklı bir görüşümüz var.
- You may be right, but we have a slightly different opinion.
Şişe içinde kalan sadece bir miktar süt vardı.
- There was only a little milk left in the bottle.
Bay Bush, Bay Gore'dan biraz daha fazla oy aldı.
- Mr. Bush had slightly more votes than Mr. Gore.
Tom, bugün biraz keyfsiz.
- Tom is slightly under the weather today.
I had a little fever this morning.
- Ich hatte heute Morgen ein wenig Fieber.
You have only to give him a little help.
- Du musst ihm nur ein wenig helfen.