bir az

listen to the pronunciation of bir az
Турецкий язык - Английский Язык
a little
To a small extent or degree

The door was opened a little.

a small amount

A little water has spilled.

to a small degree; somewhat; "it's a bit warm"; "felt a little better"; "a trifle smaller"
rather, quite, to a certain extent, somewhat (e.g.: "I found Tom a little sarcastic")
{s} a bit, a few, a handful
biraz
some

Put some salt on your meat. - Etinin üzerine biraz tuz koy.

My mother bought some apples at a fruit store. - Annem, bir meyve mağazasından biraz elma aldı.

biraz
a little

I speak a little Japanese. - Ben biraz Japonca konuşuyorum.

Take things a little more seriously. - Eşyaları biraz daha ciddi bir şekilde al.

biraz
bit

You should relax a bit. - Biraz sakinleşmelisin.

Could you please speak a little bit more slowly? - Biraz daha yavaşça konuşabilir misin?

biraz
any

I tried to give her some money, but she wouldn't take any. - Ben ona biraz para vermeye çalıştım, ama o hiç almadı.

Tom could think of no reason why he should give Mary any money. - Tom Mary'ye niçin biraz para vermesi gerektiğine dair hiçbir neden düşünemiyordu.

biraz
some; tolerable
biraz
a bit

It's a bit strange to me. - O bana biraz garip geldi.

Could you move the chair a bit? - Sandalyeyi biraz oynatabilir misiniz?

biraz
something of

He is something of an expert on oriental art. - O, oryantal sanatında birazcık uzmandır.

You're something of a troublemaker, aren't you? - Sen biraz baş belasısın, değil mi?

biraz
not least
biraz
somewhat

He was somewhat disappointed to hear the news. - Haberi duyduğunda biraz hayal kırıklığına uğradı.

The washing machine is somewhat out of order. - Çamaşır makinesi biraz bozuk.

biraz
something

I know it's kind of late, but would you mind if I came over now? I have something I need to discuss with you. - Biraz geç olduğunu biliyorum ama şimdi uğramamın bir sakıncası var mı? Seninle tartışmam gereken bir şeyim var.

It's something a bit different and the people I was hanging around with wore them. - Bu biraz farklı bir şeydi ve beraber takıldığım insanlar bunlardan takıyordu.

biraz
mild

Tom only looks mildly interested. - Tom sadece biraz ilgili görünüyor.

Tom seems mildly interested. - Tom biraz ilgili görünüyor.

biraz
a shade

The weather is a shade better today. - Hava bugün biraz daha iyi.

He is a shade better today. - O bugün biraz daha iyi.

biraz
to a degree
biraz
a smal amount
biraz
a trifle
biraz
a spot of

Do you want a spot of coffee? - Biraz kahve ister misiniz?

biraz
a small number of
biraz
slightly

My wife's hands are slightly smaller than the shop assistant's. - Eşimin elleri tezgahtarınkinden biraz daha küçük.

Mr. Bush had slightly more votes than Mr. Gore. - Bay Bush, Bay Gore'dan biraz daha fazla oy aldı.

biraz
awhile

John, you've been working too hard. Have a seat and rest awhile. - John, çok çalışıyorsun. Otur ve biraz dinlen.

biraz
a little bit

You'd be able to do the puzzle if only you had a little bit more patience. - Biraz daha sabırlı olsaydın, bulmacayı yapabilecektin.

Could you please speak a little bit more slowly? - Biraz daha yavaş konuşabilir misiniz?

biraz
mildly

Tom only looks mildly interested. - Tom sadece biraz ilgili görünüyor.

Tom seems mildly interested. - Tom biraz ilgili görünüyor.

biraz
moderately
BİRAZ
alittle
biraz
of something
biraz
a little, some, a bit; slightly; awhile
biraz
a little, some
biraz
modicum
biraz
{s} tolerable
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение bir az в Турецкий язык Турецкий язык словарь

Biraz
(Osmanlı Dönemi) NEV'AN
BİRAZ
(Osmanlı Dönemi) Karşı karşıya kavga etme. Savaşa atılma
biraz
Kısa bir süre için: "Uzun etme iki gözüm biraz da bize uğra."- O. Rifat
biraz
Az miktarda, çok değil: "Biraz yağmur yağdı mı, Beyoğlu'nun yaya kaldırımlarında yürüyebilirsen yürü."- F. R. Atay
biraz
Yeterince değil, yeter ölçüde değil
biraz
Az miktarda, çok değil
biraz
Kısa bir süre için
bir az
Избранное