Onun duyguları kolayca incinir.
 - Her feelings are easily hurt.
Ben onun duygularını incitmiş olabilirim.
 - I may have hurt his feelings.
Kendini iyi hissetmediği için yatakta kaldı.
 - He stayed in bed because he wasn't feeling well.
Gittikten sonra, huzursuz hissetmeye başladı.
 - After he left, she started feeling uneasy.
Biz neredeyse bilmeden, hissetmeden annemiz severiz, çünkü o yaşamak kadar doğaldır.
 - We love our mother almost without knowing it, without feeling it, as it is as natural as to live.
Çok aç hissetmiyordum.
 - I was not feeling very hungry.
Evin sallandığını hissederek caddeye doğru koştum.
 - Feeling the house shake, I ran out into the street.
Evin sarsılmasını hissederek dışarıya koştum.
 - Feeling the house shake, I ran outside.
Sanırım onun duygularını incittim.
 - I think I hurt his feelings.
Sanırım Tom'un duygularını incitmemek için çok dikkatli olmamız gerekiyor.
 - I think we need to be very careful not to hurt Tom's feelings.