present participle of feel

listen to the pronunciation of present participle of feel
Английский Язык - Турецкий язык

Определение present participle of feel в Английский Язык Турецкий язык словарь

feeling
duygu

Biz onun duygularını incitmekten korktuk. - We were afraid that we might hurt his feelings.

Ben onun duygularını incitmiş olabilirim. - I may have hurt his feelings.

feeling
{i} acıma
feeling
{i} hissetme

Susie iyi hissetmediği için oyuna katılamadı. - Susie was unable to take part in the game because she wasn't feeling well.

Kendini iyi hissetmediği için yatakta kaldı. - He stayed in bed because he wasn't feeling well.

feeling
{s} canlı
feeling
{f} hisset

Biz neredeyse bilmeden, hissetmeden annemiz severiz, çünkü o yaşamak kadar doğaldır. - We love our mother almost without knowing it, without feeling it, as it is as natural as to live.

Ben çok iyi hissetmiyorum. - I'm not feeling too well.

feeling
{i} dokunma hissi
feeling
(Felsefe) duygusallık
feeling
hissederek

Evin sarsılmasını hissederek dışarıya koştum. - Feeling the house shake, I ran outside.

Bu sabah kendimi çok hasta hissederek uyandım. - I awoke this morning feeling very ill.

feeling
{i} dokunma
feeling
{i} algı
feeling
hassasiyet
feeling
dokunum
feeling
sanı

Sanırım Tom'un duygularını incittin. - I think you've hurt Tom's feelings.

Sanırım Tom biraz stresli hissediyor. - I think Tom is feeling a little stressed.

feeling
kanaat
feeling
zan
feeling
bilinç
feeling
farkında olma
feeling
(Tıp) Hissetme, duyma
feeling
{i} his, duygu
feeling
(sıfat) duygusal, hassas, duyarlı, duygulu, canlı
Английский Язык - Английский Язык
feeling
present participle of feel
Избранное