oymak

listen to the pronunciation of oymak
Türkçe - İngilizce
carve
bore
engrave
gouge
sculp
sculpt
scoop out
clan, tribe; boy scout troop
to cut, chisel, carve, or engrave a design in/upon (something); to hollow (something) out
cut
recess
chase
excavate
grave
gouge out
incise
chisel
cave in
hollow out
trace over
cave
etch
hollow
sculpture
hollowed
scour
scratch
trace
punish
pierce
character
beat
tell off
sculptor
dent
sept
dish up
clan
put
channel
{i} tribe
boy scout troop
dish
oyma
engraving
oyma
carving

That's really a good carving. - Bu gerçekten iyi bir oyma.

This carving knife ... it's one made by a famous swordsmith. - Bu oymacılık bıçağı, ünlü bir demirci tarafından yapılmış bir bıçaktır.

oymak başı
per tribe
oymak beyi
scoutmaster
oyma
carved
oyma
deepening
oyma
(İnşaat) gouging
oyma
incised
oyma
cut in
oyma
piercing
oyma
incise
oyma
intaglio
oyma
etching
Oyma
engravers
oyma
cavitation
birbirinin gözünü oymak/çıkarmak
to quarrel bitterly, tear into each other, tear each other to pieces; to fight (physically), lay into each other
gözünü oymak
gouge out smb.'s eye
içini oymak
scoop out
oyma
cutting, chiseling, carving, or engraving a design in/upon (something); hollowing (something) out
oyma
graven
oyma
carving, engraving; engraved, carved, cut in, incised
oyma
(something) which has been cut, chiseled, carved, or engraved upon something else
oyma
(a) carving, carved design
oyma
sculpture
oyma
print. the engraved design on a plate
oyma
glyph
oyma
engrave
Türkçe - Türkçe
(Hukuk) Kabile; boyların ayrıldıkları kısımlar; 16-32 kişiden oluşan izci birliği
Kumaş gibi bir şeyi girintili bir biçimde kesmek
İzcilikte küçük birlik
Keskin, sivri uçlu bir cisimle bir şeyi yontarak veya delerek çukur oluşturmak
Aşiret: "Dayısı, amcası dâhil, obadan, oymaktan kimse dünür gitmeye gönüllü değildir."- T. Buğra. İzcilikte küçük birlik
Hemen hemen aynı tür yıldızlardan oluşmuş, samanyolunun seyrek yapılı genç kümelerinden her biri
Aşiret
Dil ve kültür yönünden büyük bir türdeşlik gösteren, birçok boydan oluşan, yapısındaki aileler arasında toplum, ekonomi, din, kan veya evlilik bağları bulunan göçebe veya yerleşik nitelikteki topluluk, aşiret
Hemen hemen benzer veya aynı tür yıldızlardan oluşmuş, Samanyolunun seyrek yapılı genç kümelerinden her biri
Keskin, sivri uçlu bir cisimle bir şeyi yontarak veya delerek çukur oluşturmak: "Bir ağaç kütüğünü keser, oyar, nakışlayıp bezerdi."- S. Ayverdi
el
oymak oymak
Top top, küme küme
oyma
Bir nesnenin yüzeyini özel araçlarla oyarak veya delerek türlü biçimler verme
oyma
Tadı buruk, bir çeşit armut
oyma
Oymak işi
oyma
Oyularak yapılmış
oyma
Oyularak yapılan süsleme: "Boyalı ve kabarık oymaları birer çiçek demetini hatırlatan bir yalı vardı."- A. Ş. Hisar
oyma
Oyularak yapılmış: "Abanoz oyma bastonuna dayanarak gelip salonda kendi koltuğuna oturuyor."- M. Ş. Esendal
oyma
Ağaç yongası: "Gürgen dibine vardım / Oyma alırım oyma."- Halk türküsü
oyma
Ağaç yongası
oyma
Oyularak yapılan süsleme
oymak