other; in addition to previously mentioned items

listen to the pronunciation of other; in addition to previously mentioned items
İngilizce - Türkçe

other; in addition to previously mentioned items teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

else
başka

Başka hiç kimse yaralanmadı. - No one else was injured.

Bir yabancı omzuma arkadan dokundu. Beni başka birisiyle karıştırmış olmalı. - A stranger tapped me on the shoulder from behind. He must have mistaken me for someone else.

else
ayrıca
in addition to
ek olarak

İngilizceye ek olarak Almanca eğitimi yapmak istiyorum. - I want to study German in addition to English.

Bitki yaşamı için, suya ek olarak güneş ışığı kesinlikle gereklidir. - In addition to water, sunshine is absolutely necessary for plant life.

else
değilse

Bir futbol skoru 3-0 ise bu, zafer değilse başka nedir? - If a soccer score of 3 to 0 isn't a victory, what else is it?

Memnun değilsen kapı şu tarafta güzel kardeşim. - If you're not happy, you can take your business elsewhere.

else
veyahut
in addition to
yanında
in addition to
fazla olarak
in addition to
buna ek olarak
in addition to
-e ilaveten
in addition to
ekstradan
in addition to
ilave olarak

Beni kiralamasına ilave olarak, bana biraz öğüt verdi. - In addition to hiring me, he gave me a piece of advice.

in addition to
bir de

Düzenli testler almaya ek olarak, bizim uzun bir deneme teslim etmemiz gerekiyor. - In addition to taking the regular tests, we have to hand in a long essay.

else
aksi takdirde
else
daha

Tom Fransızcayı başka herhangi birinden daha iyi konuşur. - Tom speaks French much better than anyone else.

Tom Fen dersinde kendi sınıfındaki herkesten daha iyidir. - Tom is better at science than anyone else in his class.

else
yoksa

Yapacağım başka bir şey yoksa eve gidiyorum. - If there's nothing else for me to do, I'm going home.

Erken kalk, yoksa okula geç kalacaksın. - Get up early, else you'll be late for school.

in addition to
e ek olarak
in addition to
bunun yanısıra
else
başka bir durum
else
z. başka: What else can he do? Başka ne yapabilir? Who else was there? Orada başka kim vardı? Where else can they be? Başka nerede
else
ilaveten
else
başka türlü

Tom gerçekten çok başka türlü yapamaz. - Tom can't really do much else.

else
başka zaman
else
başka yer başka zaman
else
How else can he do it? Bunu başka nasıl yapabilir? It was somebody else Baska birisi Hurry or else you will be late Acele et
else
yoksa gecikeceksin
else
yahut
else
aksi halde

Kauçuk botları giyin, aksi halde ayağınızı ıslatırsınız! - Put the rubber boots on, or else you will get your feet wet!

in addition to
-e ek olarak
in addition to
ilaveten

Matematik, fizik ve astronomiye ilaveten Newton'un aynı zamanda simya, mistisizm ve teolojiye bir ilgisi vardı. - In addition to mathematics, physics and astronomy, Newton also had an interest in alchemy, mysticism and theology.

in addition to
ayrıca
in addition to
maada
İngilizce - İngilizce
else

What else (=what other thing) is there?.

in addition to
on top of, extra to
in addition to
besides
other; in addition to previously mentioned items