Yanımda çok param yok.
- I don't have much money on me.
Sorun şu an yanımda paramın olmamasıdır.
- The trouble is that I have no money on me now.
Tom şu anda kendi başına.
- Tom is on his own now.
Tom onu kendi başına yaptı.
- Tom did that on his own.
Her gün onun üzerinde çalıştım.
- I worked on it day after day.
Büyük anlaşmazlıklara karşı zorlu bir mücadeleden sonra, onlar nihayet şirketi tekrar kendi ayakları üzerinde durdurdular.
- After an uphill struggle against great odds they finally got the company on its feet again.
beers on me - biralar benden.
... on his second voyage to the Americas. ...
... So Jim goes to the hospital nine months later, smashes the hospital window, kidnaps his own ...