Sorun şu an yanımda paramın olmamasıdır.
- The trouble is that I have no money on me now.
Yanımdaki bütün parayı Tom'a verdim.
- I gave Tom all the money I had on me.
Bob kendi başına bu çileyi aşmak zorundadır.
- Bob has to get through this ordeal on his own.
Tom onu kendi başına yaptı.
- Tom did it on his own.
Büyük anlaşmazlıklara karşı zorlu bir mücadeleden sonra, onlar nihayet şirketi tekrar kendi ayakları üzerinde durdurdular.
- After an uphill struggle against great odds they finally got the company on its feet again.
Onun üzerinde adım var.
- It has my name on it.
beers on me - biralar benden.
... And his strategy is we're not going ...
... the ' at the kitchen table and spent his energy and passion for two years fighting ...