We must not get angry at things: they don't care at all.
- Biz olaylara kızmamalıyız: onlar hiç umursamıyor.
Try to see things as they really are.
- Olayları gerçekten oldukları gibi görmeye çalış.
The increase in incidents of terrorism is really unnerving.
- Terör olaylarındaki artış gerçekten de sinir bozucu.
Recently there have been a lot of nasty incidents with fraud.
- Son zamanlarda bir çok hileli iğrenç olaylar vardı.
She sat in the chair all day, thinking of past events.
- Bütün gün sandalyede oturdu, geçmiş olayları düşündü.
The events unfolded just as she predicted.
- Olaylar tam onun tahmin ettiği gibi meydana geldi.
Many Eastern religions teach that there is a unity behind the diversity of phenomena.
- Birçok Doğu dinleri olayların çeşitliliği arkasında bir birlik olduğunu öğretir.
The scientist explained the strange phenomena in the light of recent scientific knowledge.
- Bilimci son bilimsel bilgiler ışığında garip olayları açıkladı.
It is easy to be wise after the event.
- Olaydan sonra akıllı olmak kolaydır.
You don't have to be very old to remember that event.
- O olayı hatırlaman için çok yaşlı olmana gerek yok.
Years intervene between the two incidents.
- İki olay arasında yıllar geçer.
The Japanese Dentists Association affair is an incident concerning secret donations from the Japanese Dentists Association to Diet members belonging to the LDP.
- Japon Diş Hekimleri Birliği sorunu Japon Diş Hekimleri Birliğinden LDP ye ait olan Diyet üyelerine yapılan gizli bağışlarla ilgili bir olaydır.
We had to call in social services. This was obviously a case of child neglect.
- Sosyal hizmetleri aramak zorunda kaldık. Bu apaçık bir çocuk ihmali olayıydı.
He was involved in a murder case.
- O, bir cinayet olayına karıştı.
Many Eastern religions teach that there is a unity behind the diversity of phenomena.
- Birçok Doğu dinleri olayların çeşitliliği arkasında bir birlik olduğunu öğretir.
The scientist explained the strange phenomena in the light of recent scientific knowledge.
- Bilimci son bilimsel bilgiler ışığında garip olayları açıkladı.
It was an embarrassing episode.
- Utanç verici bir olaydı.
Given the circumstances, it was inevitable that such an incident should take place.
- Şartlar göz önüne alındığında, böyle bir olayın gerçekleşmesi kaçınılmazdı.
Wait until all the facts in the case are known.
- Olay hakkındaki tüm gerçekler bilinene kadar bekleyin.
That is an actual fact.
- Bu gerçek bir olaydır.
The story was full of marvelous happenings.
- Hikaye hayret verici olaylarla doluydu.
You don't need to worry about that happening.
- O olay hakkında endişelenmenize gerek yok.
This experience has changed me.
- Bu olay beni değiştirdi.
Tom had a similar experience.
- Tom benzer bir olay yaşadı.
The teacher tried to interest the students in current events.
- Öğretmen güncel olaylara öğrencilerin dikkatini çekmeye çalıştı.
We see things differently, according to whether we are rich or poor.
- Biz zengin ya da fakir olup olmadığımıza göre, olayları farklı görürüz.
Tom often has trouble remembering things.
- Tom'un çoğunlukla olayları hatırlama sorunu var.
The police took some pictures of the scene of the accident.
- Polisler olay yerinin birkaç fotografını çekti.
What surprised me most about that accident is how fast the lawyers arrived on the scene.
- Bu kazada beni en çok şaşırtan şey avukatların olay yerine bu kadar çabuk gelmeleri.
What's the big occasion today?
- Bugünkü büyük olay nedir?
That occurrence is inevitable.
- O olay kaçınılmazdır.
Needless to say, theft was a rare occurrence.
- Söylemeye gerek yok, hırsızlık nadir bir olaydı.
In Sweden it is more common for a child to have three first names than one, but here, at home, this is a more unusual phenomenon.
- İsveç'te bir yerine üç isme sahip olmak bir çocuk için daha yaygındır, fakat burada, evde, daha sıra dışı bir doğal olaydır.
A rainbow is a natural phenomenon.
- Bir gök kuşağı doğal bir olaydır.
What surprised me most about that accident is how fast the lawyers arrived on the scene.
- Kaza hakkında beni en çok şaşırtan şey avukatların olay yerine ne kadar çabuk varmalarıydı.
The scene of the car accident was a horrifying sight.
- Araba kazası olay yeri korkunç bir manzaraydı.
They are going to investigate the affair.
- Onlar olayı araştıracak.
The Japanese Dentists Association affair is an incident concerning secret donations from the Japanese Dentists Association to Diet members belonging to the LDP.
- Japon Diş Hekimleri Birliği sorunu Japon Diş Hekimleri Birliğinden LDP ye ait olan Diyet üyelerine yapılan gizli bağışlarla ilgili bir olaydır.