Tom was probably right.
- Tom büyük olasılıkla haklıydı.
But probably I'll be the last, which is a pity.
- Fakat büyük olasılıkla sonuncu olacağım, bu acınacak bir durum.
It is probable that her first album will sell well.
- Onun ilk albümünün iyi satacağı olasıdır.
It's possible, but not probable.
- Bu mümkün, ama olası değildir.
Possible side effects include blurred vision and shortness of breath.
- Olası yan etkiler arasında bulanık görme ve nefes darlığı bulunmaktadır.
It's possible, but not probable.
- Bu mümkün, ama olası değildir.
Tom is a potential babysitter.
- Tom olası bir bebek bakıcısıdır.
I know the potential consequences.
- Ben olası sonuçları biliyorum.
But probably I'll be the last, which is a pity.
- Fakat büyük olasılıkla sonuncu olacağım, bu acınacak bir durum.
If you don't eat breakfast, you'll probably be hungry during the morning and won't be as efficient at work as you could be.
- Eğer kahvaltı yapmazsanız, büyük olasılıkla sabah acıkırsınız ve işinizde önceki gibi verimli olmazsınız.
Tom asked Mary who she thought would be the most likely to win the race.
- Tom Mary'ye büyük olasılıkla yarışı kimin kazanacağını düşündüğünü sordu.
Tom didn't think it was likely that Mary was still at home.
- Tom Mary'nin hâlâ evde olduğunun olası olduğunu düşünmüyordu.
Is it scientifically plausible?
- Bilimsel olarak olası mı?
The company invited their prospective customers to the party.
- Şirket, olası müşterilerini partiye davet etti.
Tom didn't think it was likely that Mary was still at home.
- Tom Mary'nin hâlâ evde olduğunun olası olduğunu düşünmüyordu.
Are we likely to arrive in time?
- Zamanında varma olasılığımız var mı?
You're very likely wrong about that.
- O konuda büyük olasılıkla yanılıyorsun.
It's very likely that he'll be late.
- Büyük olasılıkla o geç kalacak.
Tom asked Mary who she thought would be the most likely to win the race.
- Tom Mary'ye büyük olasılıkla yarışı kimin kazanacağını düşündüğünü sordu.
Nowadays, if a boy doesn't lose his virginity by the age of 18, he'll most likely be traumatised.
- Günümüzde bir oğlan 18 yaşına kadar bekaretini kaybetmezse, o büyük olasılıkla travmalı olacaktır.
Life offers us millions of possibilities.
- Binlerce olasılık bizi yeni bir hayata davet ediyor.
Experts have offered three possible explanations.
- Uzmanlar üç olası açıklama teklif etti.