Başkan Washington'a dönmek zorunda kaldı.
 - The president was forced to return to Washington.
O Texas'a dönmek için Meksika başkentinden ayrıldı.
 - He left the Mexican capital to return to Texas.
Bir araba iade etmek istiyorum.
 - I'd like to return a car.
Ah! Tekrar unuttum! Bugün bir kitabı iade etmek için kütüphaneye gitmem gerekiyordu.
 - Ah! I forgot again! I was supposed to go to the library to return a book today!
O onun aşkını geri çevirmedi.
 - He did not return her love.
Keşke iyiliğe karşılık verebilsem.
 - I only wish I could return the favor.
Karşılık olarak ne yapmak zorundayım?
 - What do I have to do in return?