Döner kavşağın amacı trafiği yavaşlatmaktır.
 - The purpose of a roundabout is to slow down traffic.
Japonya'nın dış yardımları yurttaki ekonomik yavaşlamadan dolayı kısmen azalıyor.
 - Japan's foreign aid is decreasing in part because of an economic slowdown at home.
Lütfen daha yavaş konuşun.
 - Speak slower, please.
İşler gerçekten kesatlaştı.
 - Business has really slowed down.
Bu günlerde iş çok kesat.
 - Business is so slow these days.
Basketbolla karşılaştırıldığında, beyzbolun biraz yavaş ve sıkıcı olabileceği düşünülebilir.
 - Compared to basketball, baseball might be considered a little slow and boring.
Oyun yavaş ve sıkıcıydı.
 - The game was slow, and it was also boring.
Lütfen saati ayarlar mısınız. Geri kalmış.
 - Will you please adjust the clock? It's slow.
Kol saatim geri kalmış olmalı.
 - My watch must be slow.
Cankurtaranlar kırmızı ışıklarda durmak zorunda değiller ama genellikle yavaşlarlar.
 - Ambulances don't have to stop at red lights, but they usually slow down.
Japonya'nın dış yardımları yurttaki ekonomik yavaşlamadan dolayı kısmen azalıyor.
 - Japan's foreign aid is decreasing in part because of an economic slowdown at home.
Geçen ay iş biraz yavaştı.
 - Business was a little slow last month.
Çocukluk çağında, zaman yavaş olarak geçer.
 - In childhood, time passes slowly.
Saat on dakika geri kalmış.
 - The clock is ten minutes slow.
Saatim geri kaldığı için özel ekspresi kaçırdım.
 - As my watch was slow, I missed the special express.