When she began to stutter, her classmates couldn't help laughing.
- O kekelemeye başladığında sınıf arkadaşları gülmekten kendilerini alamadılar.
People devised shelters in order to protect themselves.
- İnsanlar kendilerini korumak için sığınaklar tasarladı.
People who are constantly copying others do it because they can't think for themselves.
- İnsanlar kendilerini düşünemedikleri için onu sürekli başkalarını kopyalayan insanlar yaparlar.
They armed themselves with rifles.
- Onlar kendilerini silahlarla silahlandırdılar.
The gods help them that help themselves.
- Tanrılar kendilerine yardım edenlere yardım ederler.
In 1847, they declared themselves independent.
- 1847 yılında, onlar kendilerini bağımsız ilan ettiler.
He saved the boy at the risk of his own life.
- Kendi yaşamını riske atarak çocuğu kurtardı.
This is a picture of her own painting.
- Bu, onun kendi çizimi olan bir resimdir.
Self-help is the best help.
- Kendi kendine yardım en iyi yardımdır.
Is it possible to pass the tax accountant exam by self study?
- Kendi kendine çalışma ile, vergi muhasebecisi sınavını geçmek mümkün mü?
Both Fadil and Layla continued to climb their respective career ladders.
- Hem Fadıl hem de Leyla, kendi kariyer merdivenlerini tırmanmaya devam ettiler.
Tom and Mary spoke in their respective languages.
- Tom ve Mary kendi dillerinde konuştu.
We should tell the children how to defend oneself.
- Çocuklara kendilerini nasıl koruyacaklarını anlatmalıyız.
It's very difficult to know oneself.
- Kendini bilmek çok zordur.
She wears high heels to make herself look taller.
- O kendini daha uzun göstermek için yüksek topuklu ayakkabılar giyiyor.
She always comforted herself with music when she was lonely.
- O yalnızken kendini her zaman müzikle rahatlattı.
He said NO to himself. He said YES aloud.
- Kendisine HAYIR dedi. Yüksek sesle EVET dedi.
He said NO to himself. He said YES aloud.
- O kendi kendineHAYIRdedi.Yüksek sesle EVET dedi.
After an uphill struggle against great odds they finally got the company on its feet again.
- Büyük anlaşmazlıklara karşı zorlu bir mücadeleden sonra, onlar nihayet şirketi tekrar kendi ayakları üzerinde durdurdular.
America fancies itself the world's freest nation.
- Amerika, kendisinin dünyanın en özgür ülkesi olduğundan hoşlanıyor.
No definition of poetry is adequate unless it be poetry itself.
- Onun kendisi şiir olmadıkça, şiirle ilgili hiçbir tanım yeterli değildir.
History repeats itself.
- Tarih kendini tekrarlar.
It happens automatically.
- Bu kendiliğinden olur.
In the automotive industry of the 1970's, Japan beat the U.S. at its own game.
- 1970'lerin otomotiv endüstrisinde Japonya kendi oyununda ABD'yi yendi.
He taught himself French.
- Kendisine Fransızca öğretti.
He gathered his children around him.
- O, çocuklarını kendi etrafına topladı.
First of all, please do a simple self-introduction.
- Her şeyden önce, lütfen basit bir kendini tanıtım yap.
Why? That was the simple question everyone was asking themselves.
- Neden? O herkesin kendine sorduğu basit soruydu.
She said NO to herself. She said YES aloud.
- Kendisine HAYIR dedi. Yüksek sesle EVET dedi.
This is a picture of her own painting.
- Bu, onun kendi çizimi olan bir resimdir.
He was unconscious for several days.
- Birkaç gündür kendinde değildi.
Several young engineers were employed and were devoted to developing a new computer.
- Birçok genç mühendis istihdam edildi ve onlar kendilerini yeni bir bilgisayar geliştirmek için adadılar.
I saw it with my own eyes.
- Onu kendi gözlerimle gördüm.
From my own experience, illness often comes from sleeplessness.
- Benim kendi deneyimlerinden, hastalık çoğunlukla uykusuzluktan kaynaklanıyor.
I hope to own my own house someday.
- Bir gün kendi evime sahip olmayı umuyorum.