Women didn't care for him.
- Kadınlar ondan hoşlanmadılar.
We men are used to waiting for the women.
- Biz, erkekler kadınları beklemeye alışığız.
He really was a ladies' man.
- O gerçekten kadınlarla iyi anlaşan bir erkekti.
Where is the ladies' room? I want to wash my hands.
- Kadınlar tuvaleti nerede? Ellerimi yıkamak istiyorum.
The home is the woman's world, the world is the man's home.
- Ev kadınların dünyasıdır, dünya erkeklerin evidir.
Excuse me, who is this woman?
- Afedersiniz, bu kadın kim?
She is a selfish woman.
- O bencil bir kadındır.
The qipao is a classic female garment that originated in 17th century China.
- Qipao 17.yüzyıl Çin'inde yaratılmış klasik kadın giysisidir.
She will be the first female Japanese astronaut.
- O ilk Japon kadın astronot olacak.
Many young women in their 20s plan to go abroad during their summer holidays.
- Yirmili yaşlarda birçok geç kadın yaz tatilleri esnasında yurt dışına gitmeyi planlıyorlar.
Japanese women carry their babies on their backs.
- Japon kadınları bebeklerini sırtlarında taşırlar.
One out of 455 women doesn't realize she's pregnant until the twentieth week of pregnancy.
- 455 kadından bir kadın gebeliğinin yirminci haftasına kadar hamile olduğunu fark etmez.
She is a selfish woman.
- O bencil bir kadındır.
I was looking at a pretty hen.
- Ben güzel bir kadına bakıyordum.
Women and girls would cross over the street rather than meet him.
- Kadınlar ve kızlar onunla karşılaşmaktansa caddeyi geçmeyi tercih ederler.
Peter was fed up with childish girls and wanted to meet a really mature woman.
- Peter, çocuksu kızlardan bıktı ve gerçekten olgun bir kadınla tanışmak istedi.
Tom continued his relationship with that married woman.
- Tom bu evli kadınla birlikte olmayı sürdürdü.
Tom found out that Mary was a married woman.
- Tom, Mary'nin evli bir kadın olduğunu öğrendi.
Mary is one of the most beautiful women I've ever met.
- Mary, şimdiye kadar tanıştığım en güzel kadınlarından biridir.
Every Jack must have his Jill.
- Her erkeğin bir kadını olmalıdır.
That woman is his wife, I think.
- Sanırım, o kadın onun karısıdır.
He was bored with his wife, an excellent woman he didn't deserve.
- Hiç hak etmediği, harika bir kadın olan karısından bıkmıştı.
The thief disguised himself as an old lady.
- Hırsız yaşlı bir kadın olarak kendini gizledi.
She shot a warm smile at the old lady.
- O, yaşlı kadına sıcak bir gülümseme fırlattı.
At mosques, scarves, skirts and cardigans are offered for women to wear.
- Camilerde kadınlar için örtü, etek ve hırka bulunur.
Mary is a femme fatale.
- Mary bir baştan çıkaran kadın.
The lady's wish is my command.
- Kadının isteği benim emrimdir.