Excuse me, who is this woman?
- Afedersiniz, bu kadın kim?
She is a selfish woman.
- O bencil bir kadındır.
He wanted female companionship.
- O kadın arkadaşlık istedi.
The patients in this study consisted of 30 males and 25 females.
- Bu çalışmadaki hastalar, 30 erkek ve 25 kadından oluşmaktadır.
The women really gave it their utmost.
- Kadınlar gerçekten ellerinden geleni yaptılar.
Women didn't care for him.
- Kadınlar ondan hoşlanmadılar.
She kept her valuables in the bank for safety.
- Güvenlik için kadın, değerli şeylerini bankada sakladı.
She shot a warm smile at the old lady.
- O, yaşlı kadına sıcak bir gülümseme fırlattı.
I was looking at a pretty hen.
- Ben güzel bir kadına bakıyordum.
Women and girls would cross over the street rather than meet him.
- Kadınlar ve kızlar onunla karşılaşmaktansa caddeyi geçmeyi tercih ederler.
Peter was fed up with childish girls and wanted to meet a really mature woman.
- Peter, çocuksu kızlardan bıktı ve gerçekten olgun bir kadınla tanışmak istedi.
Tom continued his relationship with that married woman.
- Tom bu evli kadınla birlikte olmayı sürdürdü.
I'd never go out with a married woman!
- Ben asla evli bir kadınla dışarı çıkmak istemem!
Tom thinks that women always tell their best friends everything.
- Tom kadınların her zaman her şeyi en iyi arkadaşlarına söylediklerini düşünüyor.
Mary is one of the most beautiful women I've ever met.
- Mary, şimdiye kadar tanıştığım en güzel kadınlarından biridir.
He was bored with his wife, an excellent woman he didn't deserve.
- Hiç hak etmediği, harika bir kadın olan karısından bıkmıştı.
That woman is his wife, I think.
- Sanırım, o kadın onun karısıdır.
That poor lady is disabled.
- Şu zavallı kadın engelli.
The old lady got down from the bus.
- Yaşlı kadın otobüsten indi.
At mosques, scarves, skirts and cardigans are offered for women to wear.
- Camilerde kadınlar için örtü, etek ve hırka bulunur.
Mary is a femme fatale.
- Mary bir baştan çıkaran kadın.
The lady's wish is my command.
- Kadının isteği benim emrimdir.