Atheism isn't a religious belief.
 - Ateizm dinî bir inanç değildir.
He had strong religious beliefs.
 - Onun güçlü dini inançları vardı.
I don't trust his story.
 - Ben onun hikayesine inanmıyorum.
I like him, but at the same time I don't really trust him.
 - Ondan hoşlanıyorum fakat aynı zamanda ona gerçekten inanmıyorum.
Faith makes all things possible.... love makes all things easy.
 - İnanç her şeyi mümkün kılar....aşk her şeyi kolaylaştırır.
In other words, he is a man of faith.
 - Diğer bir deyişle, o bir inanç adamı.
A fault common to scientists is mistakenly believing that every problem has a technical solution.
 - Bilim adamlarına göre yaygın bir hata her problemin teknik bir çözümü var olduğuna yanlışlıkla inanmaktır.
They say that seeing is believing.
 - Onlar görmek inanmaktır diyorlar.
In my childhood, I believed in Santa Claus.
 - Çocukluğumda Noel Baba'ya inandım.
I've believed in Kylie Minogue since June 12, 1998.
 - 12 Haziran 1998'den beri Kylie Minogue'a inanırım.
It is stupid of you to believe in him.
 - Ona inanman aptallıktır.
Do you believe in God?
 - Allah'a inanıyor musun?
Tom seems to be unwilling to believe that Mary was the one who stole his credit cards.
 - Tom onun kredi kartlarını çalanın Mary olduğuna inanmak için isteksiz görünüyor.
There may be thieves, fakers, perverts or killers in social networks. For your security, you shouldn't believe them.
 - Sosyal ağlarda hırsızlar, sahteciler, sapıklar veya katiller olabilir. Güvenliğiniz için, onlara inanmamalısınız.
How much do you believe him?
 - Ona ne kadar inanıyorsun?