Sami dostu olan itfaiyecilerle takılıyordu.
 - Sami hanged out with his fellow fire fighters.
Böyle bir adamla tartışılmayacağını bilecek kadar akıllı olmalısın.
 - He ought to know better than to quarrel with such a fellow.
Tüm hatalarına rağmen, o iyi bir adam.
 - For all his faults, he is a good fellow.
O gerçekten hoş bir arkadaş fakat ondan hoşlanmıyorum.
 - He's quite a nice fellow but I don't like him.
O her zaman iş arkadaşlarından izole edilmiştir.
 - He is always isolated from his fellow workers.
O, çok unutkan bir insandır.
 - He is a very forgetful fellow.
Sana selam teklif ediyorum ve aramızdaki arkadaşlık yoluyla barış olabilir mi.
 - I bid you greetings and may there be peace through fellowship between us.
Tek yapmanız gereken, kendinizi diğer arkadaşın yerine koyma yeteneğini geliştirmek.
 - All you have to do is to cultivate the ability to put yourself in the other fellow's place.
O, çok tembel bir heriftir.
 - He is such a lazy fellow.
Bu herif bir sanatçı!
 - This fellow is an artist!