I am good at raising roses.
- Gül yetiştirmekte iyiyim.
The gardener planted a rose tree in the middle of the garden.
- Bahçıvan bahçenin ortasına bir gül ağacı dikti.
Goodbye and good luck.
- Güle güle ve iyi şanslar.
Goodbye. I'll see you at the time we agreed on.
- Güle güle. Üzerinde anlaştığımız zamanda görüşürüz.
Goodbye. I'll see you at the time we agreed on.
- Güle güle. Üzerinde anlaştığımız zamanda görüşürüz.
I didn't say goodbye to my mom.
- Anneme güle güle demedim.
It is rude to laugh at others.
- Diğerlerine gülmek kabalıktır.
Don't laugh at him for making a mistake.
- Hata yaptığı için ona gülme.
I could hardly resist laughing.
- Gülmeye karşı koyamadım.
I cannot help laughing.
- Gülmemek elimde değil.
I don't know whether to cry or to laugh.
- Ağlasam mı yoksa gülsem mi bilmiyorum.
Man is the only animal that can laugh.
- İnsan gülebilen tek hayvandır.