Çiçeklere çok düşkündür.
- She is very fond of flowers.
O, tenis oynamaya düşkün.
- He is fond of playing tennis.
Bazı insanlar ilişkilerini nasıl sevecen tutacaklarını biliyorlar.
- Not many people know how to keep an affectionate relation with their relatives.
O çok sevecen bir baba.
- He is a very affectionate father.
Tom'un Mary ile ilgili sevgi dolu anıları var.
- Tom has fond memories of Mary.
Ayrılık kalbi sevgiyle doldurur.
- Absence makes the heart grow fonder.
Ann aşırı derecede çikolataya düşkün.
- Ann is exceedingly fond of chocolate.
Ben okumayı çok severim.
- I am fond of reading.
Genel olarak küçük kızlar bebekleri çok severler.
- In general, little girls are fond of dolls.
Ben sinema meraklısıyım.
- I am fond of the cinema.
Kız kardeşim müziğe meraklıdır.
- My sister is fond of music.
Ailesine karşı çok şefkatliydi.
- He was very affectionate with his parents.
O çok şefkatli bir baba.
- He's a very affectionate father.
Kız kardeşim müziğe meraklıdır.
- My sister is fond of music.
Avusturalya yemeklerine çok meraklıyımdır.
- I am fond of Australian food.
Ram ve Sita Hanuman'a deli oluyorlardı.
- Ram and Sita were very fond of Hanuman.
O çok şefkatli bir baba.
- He's a very affectionate father.
Ailesine karşı çok şefkatliydi.
- He was very affectionate with his parents.
a fond'' farewell.
Your fond dreams of flying to Jupiter have been quashed by the facts of reality.
I have fond grandparents who spoil me.
... and ironically if you repeal "Obamacare" ' and I have become fond of this term, "Obamacare" ...