Tom yürüyüş sırasında ayak bileğini burktu.
- Tom sprained his ankle while hiking.
Kamp gezisi sırasında, Tom dizanteri oldu.
- While on the camping trip, Tom got dysentery.
Amerika'da iken İngilizce becerisini geliştirdi.
- He developed his English skill while he was in America.
Diğerlerinki bir kılıç iken, bir gladyatörün seçtiği silah topuzdur.
- One gladiator's weapon of choice is the mace, while the other's is a sword.
Yağmur ormanlarının, dünya yüzeyinin sadece yüzde ikisini kaplamasına rağmen; vahşi bitki, hayvan ve bitki türlerinin yarısından fazlası orada yaşar.
- Although rainforests make up only two percent of the earth's surface, over half the world's wild plant, animal and insect species live there.
Genç olmasına rağmen, çok dikkatlidir.
- Although he is young, he is very careful.
Söylediklerini anlamama karşın, öyle yapamıyorum.
- While I understand what you are saying, I cannot do accordingly.
Çoğumuz ebeveynlerimiz ve büyük ebeveynlerimizden önemli ölçüde daha varlıklı olmamıza karşın, onu yansıtan mutluluk seviyeleri değişmemiştir.
- While most of us are significantly better off financially than our parents and grandparents, happiness levels haven't changed to reflect that.
İngilizce sevmesine rağmen, o, matematikte zayıftır.
- While he likes English, he is weak in mathematics.
O her zaman duş alırken şarkı söyler.
- He always sings while having a shower.
O,her zaman çalışmaya devam etti.
- He kept on working all the while.
Sana söylediğim halde yapmadın bunu.
- Although I tell you to, you don't do it.
Onunla gerçekte tanışmadığımız halde Mary hakkında çok şey biliyorum.
- Although I know a lot about Mary, I haven't actually met her.
Lütfen sürüş esnasında sürücüyle konuşmayın.
- Please do not talk to the driver while he's driving.
Ben yatakta hasta iken benim için yemekler hazırladığın için sana teşekkür ederim.
- Thank you for preparing meals for me while I was sick in bed.
Mary pişirirken, Tom akşam yemeği için masayı hazırladı.
- Tom set the table for dinner while Mary cooked.
Genç olmasına rağmen gri sakalı var.
- Although he's young, he has a grey beard.
Ekonomi zayıf olmasına rağmen, bazı şirketler hâlâ kazanç sağlıyor.
- Although the economy is weak, some companies are still making a profit.
Hava çok sıkıntılı;sanırım kısa süre içinde gök gürleyecek.
- It's so muggy; I think it will thunder in a short while.
Bir süre bana bakmaktan başka bir şey yapmadı.
- For a while she did nothing but stare at me.
Eve gelirken onu gördüm fakat o beni görmemiş gibi davrandı.
- While I was coming home I saw him, but he pretended that he hadn't seen me.
Limonlar karşılıksız bir aşk anlamına gelirken portakallar mutlu bir aşk anlamına gelir,
- Oranges signify a happy love, while lemons - an unrequited one.
Bir öğrenciyken okuyabildiğin kadar çok kitap oku.
- Read as many books as you can while you are a student.
Biz kek yerken ve çay içerken gece geç saatlere kadar konuştuk.
- We conversed until late at night while eating cake and drinking tea.
Biz telefonda konuşurken bağlantı kesildi.
- We were cut off while talking on the telephone.
Araba sürerken emniyet kemerini bağla.
- Fasten your seat belt while driving.
Bazen yeni şeyleri denemek iyidir.
- It's good to try new things once in a while.
Ben orada kısa süre içinde olacağım.
- I'll be there in a little while.
Hava çok sıkıntılı;sanırım kısa süre içinde gök gürleyecek.
- It's so muggy; I think it will thunder in a short while.
Ara sıra sinemaya giderim.
- I go to the movies once in a while.
Ara sıra tenis oynarım.
- I play tennis once in a while.
Beklerken, dergi okuyarak vakit geçirdi.
- She killed time reading a magazine while she waited.
Bu gerçekten biraz vakit alacak.
- It's just going to take a while.
This case, while interesting, is a bit frustrating.
He lectured for quite a long while.
I'll wait while you've finished painting.
... sector added jobs last month. That's the first time in a while that's happened. Obviously, ...
... You can do it while you're making dinner. ...