Herkesin menfaatlerinin korunması için sendikalar kurmaya ve bunlara katılmaya hakkı vardır.
 - Everyone has the right to form and to join trade unions for the protection of his interests.
Sanırım sen haklısın.
 - I think you're right.
Sanırım sen haklısın.
 - I think you're right.
Kuzey Amerika'da işler, Her zaman müşteri haklıdır. prensibi ile yapılır.
 - In North America, business operates on the customer is always right principle.
Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.
 - Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives.
Bir bisiklet yolu doğrudan doğruya evimin önünden geçer.
 - A bike path goes right past my house.
Ev iyi görünüyordu, üstelik fiyat en uygundu.
 - The house looked good; moreover, the price was right.
Bay Ford şimdi iyidir.
 - Mr Ford is all right now.
Tamam, şimdi yetki bende.
 - All right, I'm in charge now.
Sola dönerseniz, restoranı sağ tarafınızda bulursunuz.
 - Turning to the left, you will find the restaurant on your right.
Sağ tarafınıza yatın.
 - Lie on your right side.
Şu anda düzgün düşünemiyorum.
 - I can't think straight right now.
Bu hataları düzeltmelisin.
 - You must put these mistakes right.
Pekala. Şimdi gidiyorum.
 - All right. I'm leaving.
Bu, kulağa pek hoş gelmiyor.
 - That doesn't sound right.
Tom doğruca bana baktı.
 - Tom looked right at me.
Bir otelde oda kiraladım ve doğruca yatmaya gittim.
 - I checked into a hotel and went right to sleep.
Bu iki çizgi dik açılıdır.
 - These two lines are at right angles.
Haklı olabilirsin, ama bizim çok az farklı bir görüşümüz var.
 - You may be right, but we have a slightly different opinion.
Tom, şimdi o sorunu çözemeyecek kadar çok yorgun görünüyor.
 - Tom appears to be too tired to tackle that problem right now.
O, masayı sağa doğru kaydırdı.
 - He moved the desk to the right.
Sana sağa dönmeni emrediyorum
 - I order you to turn right.
Ev iyi görünüyordu, üstelik fiyat en uygundu.
 - The house looked good; moreover, the price was right.
Bu tam olarak doğru değil.
 - That isn't exactly right.
Tom tam olarak haklı.
 - Tom is exactly right.