Haydi bu resmi çabucak tamamlayalım.
- Let's complete this picture quickly.
Zaman çabucak geçiyor.
- Time passes by quickly.
O hızla hareket etti ve yangını söndürdü.
- He acted quickly and put out the fire.
O hızla merdivenlerden yukarı gitti.
- She quickly went up the stairs.
O, şık bir şekilde giyinmişti.
- She's smartly dressed.
Bakım onu çabuk yaşlandırdı.
- Care aged him quickly.
Birinci Dünya Savaşı, çabuk ve kolay sona ermedi.
- World War One did not end quickly or easily.
Biz hepimiz öleceğiz, bazılarımız çabucak, diğerleri acele etmeyecek.
- We will all die, some quickly, others will take their time.
Her neyse, Ozawa aceleyle yağmurluğunu çıkardı ve hızlı bir şekilde çıplak kızın omuzlarına koydu.
- At any rate, Ozawa hurriedly took off his raincoat and quickly put it on the naked girl's shoulders.
Biz onu oldukça hızlı şekilde onardık.
- We fixed that pretty quickly.
Ses çok hızlı şekilde hareket eder.
- Sound travels very quickly.
... we should do it smartly and go after folks who are criminals, gang bangers, people who ...