şık

listen to the pronunciation of şık
Turkish - English
chic
elegant

Manuela's dresses are very elegant. - Manuela'nın elbiseleri çok şık.

You look very elegant. - Çok şık görünüyorsun.

stylish

You gotta agree that he looks stylish in that costume. - Onun o kostümün içinde şık göründüğünü kabul etmek zorundasın.

This is not very stylish. - Burası çok şık değil.

smart

Tom admitted that he wears fake glasses because he wants to look smarter. - Tom daha şık görünmek istediği için sahte gözlük taktığını kabul etti.

We're trying to do the smart thing. - Biz şık şey yapmaya çalışıyoruz.

posh
spruce
swell

I think you're swell. - Şık olduğunu düşünüyorum.

jaunty
snazzy
go go
dandyish
alternative
sleek
spiffy
dandy
dapper

He was a dapper man with a mustache that curled neatly at each tip. - O her ucundan özenle kıvrılmış bir bıyığı olan şık bir adamdı.

choice
saucy
flash
spiffing
very fitting, very suitable (reply)
mod
smug
snappy
sharp
sporty
rakish
(giyinim) swell
doggy
smooth
smart, chic; fashionable, stylish
dashing

Tom looked quite dashing. - Tom oldukça şık görünüyordu.

alternative, choice seçenek, alternatif
spicy
dressy
nobby
classy

You're a very classy guy. - Sen çok şık bir adamsın.

Tom is a very classy guy. - Tom çok şık bir adam.

fashionable

Tom always wears fashionable clothes. - Tom her zaman şık kıyafetler giyer.

smartly

She's smartly dressed. - O, şık bir şekilde giyinmişti.

{s} nifty
{s} tidy
gallant
flossy
natty
sleeker
case
option

We don't have a lot of options here. - Biz burada çok fazla şıklara sahip değiliz.

I chose between two options. - Ben iki şıklar arasında seçtim.

{s} swish
tonish
up market
{s} trig
trim
{s} swanky
chipper

You're looking chipper. - Sen şık görünüyorsun.

swagger
nob
{s} thoroughbred
{s} streamlined
in the ton
şık giyinmek
dress up

You don't have to dress up. - Şık giyinmek zorunda değilsin.

şık kaydırmak
Get off a row
şık adam
jack a dandy
şık bir biçimde
jauntily
şık dolandırıcı
swell mob
şık erkek
beau
şık giyimli dolandırıcı
slicker
şık giyimli şehirli
slicker
şık giyinmek
spruce oneself up
şık giyinmek
spruce up
şık tip
plate
şık tip
dasher
şık ve bakımlı
presentable
şık ve havalı kadın
milady
şık çevreler
the fashionables
şıklar
Stylish and
aşırı şık
dressed to kill
aşırı şık giyinmek
overdress
daha şık
dandier
daha şık
jauntier
daha şık
doggier
daha şık
dressier
daha şık
dapperer
en şık giysi
glad rags
modern şık
(Bilgisayar) modern cool
son derece şık
dressed to kill
çok şık
as if came out of a bandbox
Turkish - Turkish
Yerinde, gereği gibi
Güzel, modaya uygun giyinmiş olan
Güzel, zarif, modaya uygun
Güzel, modaya uygun giyinmiş olan: "Daima müzik vardı, şık kadınlar vardı."- H. E. Adıvar
Bir konuda seçilebilecek yolların, alınabilecek kararların her biri, seçenek, alternatif
Şık (Şıkk
(Osmanlı Dönemi) İslâmiyetin zuhurundan bir müddet önce yaşayıp Hz. Muhammed'in (a.s.m.) peygamberliğini bildiren kâhinlerden biri
şık
Favorites