Karakoram Çin'i Pakistan'dan ayırmaktadır.
- The Karakoram separates China from Pakistan.
Telleri ayırmak zorunda kalacağız.
- We'll have to separate the wires.
Biz ayrı hesaplar istiyoruz.
- We'd like separate checks.
Tom bana ebeveynlerimin ayrılmadan önce ne kadar süredir evli olduklarını sordu.
- Tom asked me how long my parents had been married before they separated.
Tom bana ebeveynlerimin ayrılmadan önce ne kadar süredir evli olduklarını sordu.
- Tom asked me how long my parents had been married before they separated.
Ailesinden ayrılmayı sevmiyordu.
- He didn't like being separated from his family.
Kırk yıllık evliliklerinin ardından ayrılmak istiyorlar.
- They want to separate after 40 years of marriage.
Britanya kanalla kıtadan ayrılmaktadır.
- Britain is separated from the Continent by the Channel.
Tom ve Mary farklı devletlerde yaşıyorlar.
- Tom and Mary live in separate states.
Onlar farklı odalardalar.
- They're in separate rooms.
Öğretmen bizi iki gruba ayırdı.
- Our teacher separated us into two groups.
Siyaseti dinden ayırmalıyız.
- We must separate politics from religion.
Şehir zengin ve yoksul olarak ayrılmış.
- The city is separated into rich and poor.
Fransa İtalya'dan, Alplerle ayrılmıştır.
- France is separated from Italy by the Alps.
Manş denizi İngiltere'yi ve Fransa'yı ayırmaktadır.
- The English Channel separates England and France.
Karakoram Çin'i Pakistan'dan ayırmaktadır.
- The Karakoram separates China from Pakistan.
Bir takım yıldızındaki bireysel yıldızlar birbirlerine çok yakın görünebilir fakat aslında onlar uzayda büyük mesafelerle ayrılabilir ve birbirleriyle hiç gerçek bağlantısı yoktur.
- The individual stars in a constellation may appear to be very close to each other, but in fact they can be separated by huge distances in space and have no real connection to each other at all.
Separate the articles from the headings.
I try to keep my personal life separate from work.
... Africa separates from South America. ...