Çocuklarımın okul maliyetini bildiğim için, bir bira ile rahatlamak ya da boş vermek imkansız.
- Knowing how much school for my kids is costing, it's impossible to relax with a beer and take it easy.
Rahatlamak için ne yapıyorsun?
- What do you do for relaxation?
Sadece kumsalda oturup bir hafta boyunca gevşemek istiyorum.
- I just want to sit on the beach and relax for a week.
Onu rahatlatmak için bir ilaç verdi.
- He gave her a drug to make her relax.
Sıcak banyo kaslarımı gevşetti.
- The hot bath relaxed my muscles.
Derin bir nefes al ve sonra gevşe.
- Take a deep breath and then relax.
Dinlenmek için ne yapıyorsun?
- What do you do for relaxation?
Diyelim ki, televizyon seyretmek dinlendirici olabilir.
- Granted, watching TV can be relaxing.
Dinlendirici bir öğleden sonrayı hak ediyorum.
- I deserve a relaxing afternoon.
Ben sadece biraz daha rahatlama istiyorum.
- I just want a little more relaxation.
Yaz tatili her zaman tembellik ve rahatlamaya eşittir.
- Summer vacation always equals idleness and relaxation.
İthalat düzenlemeleri son zamanlarda gevşetilmiştir.
- Import regulations have been relaxed recently.
Tom gevşemiş ve dinlenmiş görünüyordu.
- Tom looked relaxed and rested.
Tom gevşemiş gibi görünüyordu.
- Tom looked like he was relaxed.
Tom gevşemiş ve dinlenmiş görünüyordu.
- Tom looked relaxed and rested.
Sami, Leyla'ya bazı gevşeme egzersizleri gösterdi.
- Sami showed Layla some relaxation exercises.
Tom rahatlamış görünüyordu.
- Tom seemed to be relaxed.
Tom rahatlamış görünüyor.
- Tom seems to be relaxed.
Bu gerçekten o kadar rahatlatıcı değil.
- It's not really that relaxing.
Tom ve Meryem yüzen evde rahatlatıcı bir hafta geçirdiler.
- Tom and Mary spent a relaxing week on a houseboat.
relaxation of the soft palate.
relaxation of efforts.
The relaxed rules were greatly tightened after the lawsuit.
... spread over to relax big daddys got this all under control ...
... the relax ...