Tom, who had been working all day, wanted to have a rest.
- Tom, bütün gün çalışıyordu, dinlenmek istedi.
Becoming very tired, I stopped to rest.
- Çok yorgun olduğumdan dolayı dinlenmek için durdum.
I want to take a rest.
- Ben dinlenmek istiyorum.
After walking for an hour, we stopped to take a rest.
- Bir saat yürüdükten sonra dinlenmek için durduk.
Would you like to take a recess?
- Dinlenmek ister misin?
I have no time to have a rest.
- Dinlenmek için vaktim yok.
In the sunlight my head started to spin, and I lay down to have a rest on the grass.
- Güneş ışığında kafam dönmeye başladı ve dinlenmek için çim üzerinde uzandım.
What do you do for relaxation?
- Dinlenmek için ne yapıyorsun?
Everyone has the right to rest and leisure, including reasonable limitation of working hours and periodic holidays with pay.
- Her şahsın dinlenmeye, eğlenmeye, bilhassa çalışma müddetinin makul surette sınırlandırılmasına ve muayyen devrelerde ücretli tatillere hakkı vardır.
I advised him to take a rest.
- Ben ona dinlenmesini tavsiye ettim.
I think you'd better take a rest; you look ill.
- Sanırım dinlensen iyi olur; hasta görünüyorsun.
An old man was resting in the shade of the tree.
- Yaşlı bir adam ağacın gölgesinde dinleniyordu.
I suggest that you take a break and cool off a little.
- Bir mola vermeni ve biraz dinlenmeni öneriyorum.
If Jane does not rest more, she may have a nervous breakdown.
- Eğer Jane daha fazla dinlenmezse, O bir sinir krizi geçirebilir.
Would you like to take a recess?
- Dinlenmek ister misin?