present participle of grow

listen to the pronunciation of present participle of grow
English - Turkish

Definition of present participle of grow in English Turkish dictionary

growing
büyüyen

Hükümetin kararı üzerine büyüyen öfke var. - There's growing anger over the government's decision.

Büyüyen bir çocuk daha fazla gıda gerektirir. - A growing child requires more food.

growing
{s} gelişen
growing
büyüyor

O ülkenin ekonomisi büyüyor. - That country's economy is growing.

Sanayi hızla büyüyordu. - Industry was growing quickly.

growing
büyümekte olan
growing
{f} geliş

İki ülke arasındaki ticaret sürekli gelişiyor. - Trade between the two countries has been steadily growing.

growing
{i} gelişim
growing
gelişerek
growing
{i} yetiştirme

Kendi yiyeceğini yetiştirmeye çalışmalısın. - You should try growing your own food.

Babamın hobisi gül yetiştirmektir. - My father's hobby is growing roses.

growing
{i} tarım

Organik tarım kimyasallar olmadan bir bitkileri (tahıllar, baklagiller, meyve) yetiştirme yöntemidir. - Organic agriculture is a method of growing plants (grains, legumes, fruit) without chemicals.

growing
{s} çoğalan
growing
{i} gelişme
growing
{i} büyüme

Ağaç büyümeyi durdurdu. - The tree stopped growing.

Tom Boston'da büyüme hakkında konuştu. - Tom talked about growing up in Boston.

growing
{s} artan

Onlar artan bir nüfusa sahip, bu yüzden çok daha fazla yiyeceğe ihtiyaçları var. - They have a growing population; therefore they need more and more food.

English - English
growing
present participle of grow
Favorites