present participle of grow

listen to the pronunciation of present participle of grow
İngilizce - Türkçe

present participle of grow teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

growing
büyüyen

Büyüyen bir çocuk daha fazla gıda gerektirir. - A growing child requires more food.

Onun kulağının dışında büyüyen çirkin tüyleri var. - He has unsightly hairs growing out of his ears.

growing
{s} gelişen
growing
büyüyor

Ambargoya muhalefet büyüyordu. - Opposition to the embargo was growing.

Ayrıca,bebeğim sekiz aylık,sağlıklı ve çabucak büyüyor. - My baby is also eight months old, is healthy and is growing by leaps and bounds.

growing
büyümekte olan
growing
{f} geliş

İki ülke arasındaki ticaret sürekli gelişiyor. - Trade between the two countries has been steadily growing.

growing
{i} gelişim
growing
gelişerek
growing
{i} yetiştirme

Kendi yiyeceğini yetiştirmeye çalışmalısın. - You should try growing your own food.

Çiftçiler fıstık yetişen iyi bir yaşam yapmazlarsa, diğer ürünleri yetiştirmeye çalışacaklardır. - If farmers don't make a decent living growing peanuts, they will try growing other crops.

growing
{i} tarım

Organik tarım kimyasallar olmadan bir bitkileri (tahıllar, baklagiller, meyve) yetiştirme yöntemidir. - Organic agriculture is a method of growing plants (grains, legumes, fruit) without chemicals.

growing
{s} çoğalan
growing
{i} gelişme
growing
{i} büyüme

Büyüme hızı katlanarak büyüyor. - The rate of growth is growing exponentially.

Liste büyümeye devam ediyor. - The list keeps growing.

growing
{s} artan

Onlar artan bir nüfusa sahip, bu yüzden çok daha fazla yiyeceğe ihtiyaçları var. - They have a growing population; therefore they need more and more food.

İngilizce - İngilizce
growing
present participle of grow