Turkish - English
Definition of oluk oluk in Turkish English dictionary
- in streams
- oluk
- gutter
Muiriel's mind is in the gutter.
-Muiriel'in aklı olukta.
Tom fell off the ladder when he was cleaning out his gutters.
-Tom çatı oluklarını temizlerken merdivenden düştü.
- oluk
- groove
- oluk
- trough
- oluk
- rebate
- oluk
- drain
- oluk
- grooving
- oluk
- joint
- oluk
- sulcus
- oluk
- (Mekanik) riser
- oluk
- (Mekanik) recess
- oluk
- (Askeri) swallaw
- oluk
- (Coğrafya) gulley
- oluk
- sulcate
- oluk akaç
- (Denizbilim) canal
- oluk açmak
- flute
- oluk açmak
- gouge
- oluk açmak
- chase
- oluk eğesi
- (Mekanik) slitting file
- oluk rendesi
- grooving plane
- havuzun çevresine yapılan lüle ve oluk
- The nozzle and gutter around the pool
- geriye oluk
- backward channel
- gizli oluk
- (İnşaat,Teknik) concealed gutter
- helezon oluk
- spiral chute
- ileriye oluk
- (Bilgisayar,Teknik) forward channel
- oluk
- chute
- oluk
- gouge
- oluk
- slot
Slotted spoons have a particular role in the traditional absinthe ritual. They are used to hold a sugar cube over a glass as one dissolves it into her drink with cold water.
-Oluklu kaşıklar geleneksel pelin ayininde belirli bir role sahiptir.Onlar bir adet küp şekeri soğuk suyla bardaklarının içine eritmek için küp şekeri bardağın üstünde tutmak için kullanılır.
- oluk
- trough (used as a conduit); flume, chute, slide, sluiceway, sluice, raceway, race
- oluk
- gutter; groove, channel; chute
- oluk
- gully drain
- oluk
- rabbet
- oluk
- throat
- oluk
- groove, channel; flute (as in a column)
- oluk
- runnel
- oluk
- riffle
- oluk
- gully
- oluk
- flute
- oluk
- (Anatomi) sulcus
- oluk
- channel
- oluk
- groove (in the wheel of a pulley)
- oluk
- conduit
- oluk
- spline
- oluk
- chamfer
- oluk
- chase
- oluk
- eaves trough, gutter
- oluk
- gangway
- oluk açma
- cannelure
- oluk açma aleti
- grooving tool
- oluk açmak
- gutter
- oluk açmak
- riffle
- oluk açmak
- to chamfer, to groove, to rabbet
- oluk açmak
- rabbet
- oluk açmak
- chamfer
- oluk açmak
- groove
- oluk ağzı
- spout
- oluk biçimi
- synclinal
- oluk delikleri
- limber holes
- oluk deliği
- limber hole
- oluk derz
- recessed joint
- oluk eşzamanalıyıcısı
- (Bilgisayar) channel synchronizer
- oluk genişliği
- channel width
- oluk gibi akmak
- roll in
- oluk gibi akmak
- to flow in abundance, stream out
- oluk gibi akmak
- flow in abundance
- oluk hunisi
- gutter outlet
- oluk hunisi
- (İnşaat) rainwater head
- oluk kalınlığı
- ducting thickness
- oluk kapağı
- sluice
- oluk karışması
- co-channel interference
- oluk karışması
- channel interference
- oluk kepçesi
- gutter hanger
- oluk keskisi
- paring chisel
- oluk kesme elemanı
- (Havacılık) corrugated shear web
- oluk komut sözcüğü
- (Bilgisayar,Teknik) channel command word
- oluk makarası
- (İnşaat) throughing idler
- oluk numune alma
- (Madencilik,Teknik) channel sampling
- oluk planyası
- matching machine
- oluk rendesi
- grooving plane, fluting plane
- oluk rendesi
- plow
- oluk rendesi
- plough
- oluk rendesi
- rabbet plane
- oluk seçici
- (Televizyon) programselector
- oluk seçici
- tuner
- oluk seçme
- channel tuning
- oluk seçme düğmesi
- (Televizyon) programselector button
- oluk seçme düğmesi
- (Teknik,Televizyon) program selector button
- oluk sürgüsü
- chute trap
- oluk sıklığı
- channel frequency
- oluk taşı
- gutter stone
- oluk uyarlayıcısı
- channel adapter
- oluk yama
- (Havacılık) channel patch
- oluk yüksekliği
- ducting height
- oluk yüksekliği
- depth of corrugations
- oluk yıkayıcı
- (Meteoroloji) gully washer
- oluk çatlaması
- groove cracking
- oluk örnek alma
- (Madencilik) channel sampling
- sarmal oluk
- spiral chute
- sarsak oluk
- shaking channel, grasshopper conveyor
- sarsıntılı oluk
- shaking channel, shaking conveyor
- sinirsel oluk
- (Hayvan Bilim, Zooloji) neural groove
- tekyönlü oluk
- simplex channel
- v-oluk
- (İnşaat) arris gutter
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of oluk oluk in Turkish Turkish dictionary
- Pek çok
- altın oluk
- Balıkesir'in Edremit ilçesine bağlı turistik bir belde
- oluk
- Bir şeyin akmasına yarayan üst yanı açık boru
- oluk
- Kemanın alt ve üst kapak kenarlarında bulunan ve hafifçe oyuk olan kısım
- oluk
- Bir üst güvertede, kiriş kaplamasının iç ve dış köşelerinin meydana getirdiği su yolu
- oluk
- Yağmur sularını damların kenarlarına toplayıp akıtan yatay konumlu, genellikle çinko vb. boru
- oluk
- üst yanı açık boru
- oluk
- Yolun iki yanından açılan ve suların akmasını sağlayan kanal
- oluk
- Ay yüzeyinde görülen uzun yarıklardan her biri
- oluk
- Bir şeyin üzerinde oyulmuş yol
- oluk
- Kömürü vagondan kayığa yüklemek için kullanılan iskele
- oluk
- Yağmur sularını damların kenarlarına toplayıp akıtan yatay konumlu, genellikle çinko boru: "Oluklardan kol gibi buzlar sarkıyordu."- T. Buğra
Related Terms
oluk oluk
Hyphenation
o·luk o·lukPronunciation
Resimler
History
Favorites