nedense

listen to the pronunciation of nedense
Turkish - English
someway
for some reason

For some reason, I'm wide awake and can't fall asleep. - Nedense, tamamen uyanığım ve uykuya dalamıyorum.

For some reason, people have been avoiding me like the plague ever since I got back from India. - Her nedense, Hindistan'dan döndüğümden beri insanlar benden bir veba gibi kaçıyorlar.

somehow

Somehow I have taken a fancy to that girl. - Her nedense o kızdan hoşlanmaya başladım.

Somehow it's been a rough day. - Her nedense zor bir gün oldu.

for some reason or other
somehow, someway, for some reason
neden
cause

An earthquake, 8.9 on the Richter scale, hits Japan and causes a massive tsunami. - Richter ölçeğine göre 8.9 büyüklüğünde bir deprem Japonya'yı vurdu ve ağır bir tsunamiye neden oldu.

The primary cause of his failure is laziness. - Onun başarısızlığının ana nedeni tembelliktir.

neden
reason

For one reason or another, their holiday in France wasn't as good as they expected it would be. - Şu ya da bu nedenle, onların Fransa'daki tatili onların olmasını umdukları kadar iyi değildi.

There are a good many reasons why you shouldn't do it. - Onu yapmaman için çok sayıda nedenler var.

neden
why

Why did you paint the bank red? - Neden bankı kırmızıya boyadın?

There is no reason why he should resign. - Onun istifa etmesi için bir neden yok.

neden
{i} ground

Adultery was a ground for divorce. - Zina bir boşanma nedeniydi.

Mars is red because of rusty iron in the ground. - Mars, zemindeki paslı demir nedeniyle kırmızıdır.

neden
what for?
neden
motive

Tom had no motive to kill Mary. - Tom'un Mary'yi öldürmek için nedeni yoktu.

Nobody seemed to have a motive for the murder. - Hiç kimsenin cinayet için bir nedeni var gibi görünmüyordu.

her nedense
for some reason

For some reason I don't like Tom. - Her nedense Tom'dan hoşlanmıyorum.

Women seem to like him for some reason. - Her nedense kadınlar ondan hoşlanıyor gibi görünüyor.

neden
wherefrom
neden
causatively
neden
{i} rise

Does depreciation of the yen give rise to inflation? - Yenin değer kaybetmesi enflasyona neden olur mu?

Thoughtless speech may give rise to great mischief. - Düşüncesiz konuşma büyük zarara neden olabilir.

neden
grounds
neden
matter for
neden
argument

Why do you always have to get so personal when we have an argument? - Bir anlaşmazlığımız olduğunda, neden her zaman bu kadar şahsi algılıyorsun?

neden
y (why)
neden
why on earth

Why on earth did you sell your newly-built house? - Allah aşkına neden yeni yapılmış evini sattın?

neden
score
neden
factor

I'm just a simple factory worker. Why do you bother me? - Ben sadece basit bir fabrika işçisiyim. Neden beni rahatsız ediyorsunuz?

neden
incentive
neden
matter of
neden
(Kanun) instance
neden
whyever
neden
motivation
neden
point

Love your enemies, for they point out your mistakes. - Senin hatalarını belirttikleri nedeniyle düşmanlarını sev.

What's the point of us being here? - Burada olmamızın nedeni ne?

neden
matter

Why does it matter so much to you? - Neden senin için bu kadar önemli?

Why don't we let Tom handle this matter? After all, he's the expert, right? - Neden Tom'un bu mesele ile ilgilenmesine izin vermiyoruz? Nede olsa, o uzman, değil mi?

neden
spring

Do you know why spring rolls are called spring rolls? - İngilizcede sigara böreğine neden bahar sarması dendiğini biliyor musun?

neden
whys
neden
the reason
neden
to cause
neden
the cause
neden
the cause of
neden
{i} case

That being the case, he had little to say. - Bu nedenle, onun söyleyecek çok az şeyi vardı.

her nedense
somehow for some reason or other
her nedense
somehow, for some reason, someway
her nedense
somehow

She was somehow incensed against me. - Her nedense bana karşı öfkeliydi.

Somehow you don't sound too good today. Is anything the matter? - Her nedense bugün çok iyi görünmüyorsun. Sorun mu var?

neden
cause, reason; why, what for
neden
cause; reason
neden
forwhy
neden
room

It was very stuffy in that room with all the windows closed. - Bütün pencerelerin kapalı olması nedeniyle o oda çok havasızdı.

Although the life of Chinese people is getting better and better now, there is still room for improvement. - Çin halkının yaşamı şimdi gittikçe iyileşmesine rağmen, gelişme için hâlâ bir neden vardır.

neden
(Hukuk) reason, ground
neden
Why?/What for?/For what reason?/For what reason ...?/Why ...?
neden
inducement
neden
whence
neden
occasion
neden
wherefore
neden
seeds
neden
wherefores
neden
what for
neden
causation

Correlation doesn't equal causation. - Korelasyon nedenselliğe eşit değildir.

Correlation doesn't imply causation. - Korelasyon nedensellik anlamına gelmez.

Turkish - Turkish
Bilinmeyen, belli olmayan bir sebep dolayısıyla
Bilinmeyen, belli olmayan bir sebep dolayısıyla: "Eline sarılmak istedi, o da nedense elini vermekten çekiniyor."- M. Ş. Esendal
neden
Bir varlığı veya olayı etkileyen, oluşturan, doğuran şey, sebep, illet
her nedense
Sebebi bilinmez
neden
Bir olayı doğuran başka bir olayı sormak için kullanılır; niçin
neden
Bir olayı veya durumu gerektiren veya doğuran başka olay veya durum, sebep
neden
Bir olayı veya durumu gerektiren veya doğuran başka olay veya durum, sebep: "İzmir'in işgali faciası, özel nedenlerden, onu ayrıca ilgilendiriyor."- A. İlhan
neden
Bir olayı doğuran başka bir olayı sormak için kullanılır; niçin: "Biz şarklılar neden ille her şeyi büyütüp efsaneleştiririz?"- H. Taner
nedense
Favorites