Biz neredeyse bilmeden, hissetmeden annemiz severiz, çünkü o yaşamak kadar doğaldır.
 - We love our mother almost without knowing it, without feeling it, as it is as natural as to live.
O, anne ve babasının bilgisi olmadan evlendi.
 - She got married without her parents knowing it.
Ne olabileceği bilinmez.
 - There is no knowing what may happen.
Yarın ne olacağı bilinmez.
 - There is no knowing what will happen tomorrow.
Tom ve Mary kasten birbirine kafa salladı.
 - Tom and Mary nod at each other knowingly.
Ne yaptığını bile bile geceleri nasıl uyuyorsun?
 - How do you sleep at night knowing what you've done?
Tom Mary'yi sevmeyi ya da birinin aşkını kabul etmeyi bilmemekle suçladı.
 - Tom accused Mary of not knowing how to love or how to accept someone's love.
Bilmek bir şey değildir, hayal gücü her şeydir.
 - Knowing is nothing, imagination is everything.
Hangi takımın kazanacağını bilmek zor.
 - There is no knowing which team will win.
Bir otelde yangın kaçışının nerede olduğunu bilmek hayatınızı kurtarabilir.
 - Knowing where the fire escape is in a hotel may save your life.
Tom bilerek başını salladı.
 - Tom nodded knowingly.
Hiç kimse her şeyi bilerek doğmaz.
 - No one is born knowing everything.
Ben tam saati bilmek istiyorum.
 - I'd like to know the exact time.
Nereye gittiğimizi bilmek için bazen geriye bakmalıyız.
 - Sometimes we need to look back to know where we are going to.
Kutsal yazıların orijinal dilini bilmeden, nasıl onlar hakkındaki yorumlarına güvenebilirsin?
 - Without knowing the original language of the holy writings, how can you rely on your interpretations about them?
Bir şey bilmeden, George merdivenlere tırmanmaya başladı.
 - Without knowing anything, George began to climb the stairs.
Tom Mary'yi çocukluğundan beri tanımaktadır.
 - Tom has known Mary since childhood.
Bu dağı tanımak istiyorum.
 - I want to know about this mountain.
They said it will be sunny today but knowing my luck it is terribly raining.
Yeni kelimeler ezberlemek için iyi bir yol biliyor musunuz?
 - Do you know a good way to memorize new vocabulary?
Dil öğrenmenin en zor kısmı kelime bilgisini ezberlemektir.
 - The hardest part of learning a language is knowing the vocabulary by heart.
Babanın nereye gittiğini biliyor musun?
 - Do you know where your father went?
Go büyük ihtimalle benim ülkemdeki en popüler Japon oyunu olsa da o bile bazı üniversite öğrencileri dışında pek bilinmiyor.
 - Although Go is probably the most popular Japanese game in my country, at most only a few university students know it.
Bilmek, anlamakla aynı değildir.
 - Knowing is not the same as understanding.
Onu sevip sevmediğimi anlamak için onu yeterince iyi tanımıyorum.
 - I don't know Tom well enough to know whether I like him or not.
Seni güvende olacağın bir yere götürmek istiyorum.
 - I want to get you someplace where I know you'll be safe.
Beni görmek istemeyeceğini bilmeliydim.
 - I should've known you wouldn't want to see me.
Tom'un seni görmekten hoşlanacağını biliyorum.
 - I know Tom would love to see you.
Tom, Mary'nin nerede yaşamak istediğini bilmiyordu.
 - Tom didn't know where Mary wanted to live.
Tom yaşamak için uzun zamanı olmadığını biliyor.
 - Tom knows he doesn't have long to live.
Tom bilerek başını salladı.
 - Tom nodded knowingly.
Tom ve Mary kasten birbirine kafa salladı.
 - Tom and Mary nod at each other knowingly.
Mahjong oynamayı biliyor musun?
 - Do you know how to play mahjong?
Babanın nereye gittiğini biliyor musun?
 - Do you know where your father went?
Onlar, Tom'un gençliğinde hangi zorlukları yaşadığını bilmiyorlar.
 - They don't know what difficulties Tom went through in his youth.
Bayan Hudson'un nerede yaşadığını biliyor musunuz?
 - Do you know where Miss Hudson lives?
Gerçekten ihtiyacım olan şey, uzun zamandır tanıdığım en iyi arkadaşlarım Tom ve Mary ile biraz zaman geçirmekti.
 - What I really needed was to spend a bit of time with my best mates Tom and Mary, who I've known for ages.
Tom, Mary'nin yaz tatilini nerede geçirmek istediğini bilmiyordu.
 - Tom didn't know where Mary wanted to spend her summer vacation.
I know your mother, but I’ve never met your father.
I won’t lend you any money. You would never pay me back; I know you.
And Adam knew Eve his wife; and she conceived, and bare Cain, and said, I have gotten a man from the LORD.
She knows chemistry better than anybody else.
Do you know that Michelle and Jack are getting divorced? ― Yes, I know.
She smiled knowingly, but kept the secret.
You're old enough to know better.
 - You are old enough to know better.
I am glad to know you.
 - I'm glad to know you.
... it stops you knowing the things that you didn't know ...
... didn't even understand in order to make big profits, but knowing that it made the entire ...