to be aware of (a persons) intentions

listen to the pronunciation of to be aware of (a persons) intentions
English - Turkish

Definition of to be aware of (a persons) intentions in English Turkish dictionary

be aware of
farkında olmak

Onun farkında olmak zorundayız. - We have to be aware of that.

know
{f} tatmak
know
ezberlemek

Dil öğrenmenin en zor kısmı kelime bilgisini ezberlemektir. - The hardest part of learning a language is knowing the vocabulary by heart.

Yeni kelimeler ezberlemek için iyi bir yol biliyor musunuz? - Do you know a good way to memorize new vocabulary?

know
iyi bilmek
be aware of
{f} çakmak
be aware of
bilgisi olmak
know
{f} (knew, --n)
know
{f} ayırt etmek
know
{f} ilişkisi olmak
know
O işi yapmaya
know
malumat edinmek
know
eski cinsi münasebette bulunmak
be aware of
haberdar olmak
be aware of
agah olmak
be aware of
duymak
know
agah olmak
know
(Argo) cinsel ilişkiye girmek
know
aşina olmak
know
görmek

Kimi görmek istediğini bilmiyorum. - I don't know who you want to see.

Seni ne kadar görmek istediğimi bilmiyorsun. - You don't know how bad I want to see you.

know
biliyor

Mahjong oynamayı biliyor musun? - Do you know how to play mahjong?

Sizin bir öğretmen olduğunuzu biliyorum. - I know that you're a teacher.

to be aware
bkz: be aware of
to be aware
farkında olmak
be aware of
-in farkında olmak; -den haberdar olmak
know
{f} seçmek, farketmek
know
(fiil) bilmek, tanımak, tatmak, başından geçmek, ayırt etmek, farketmek, ilişkisi olmak
know
yaşa

Biz neredeyse bilmeden, hissetmeden annemiz severiz, çünkü o yaşamak kadar doğaldır. - We love our mother almost without knowing it, without feeling it, as it is as natural as to live.

Tom Bostonda yaşayan bir adam tanıyor. - Tom knows a man who lives in Boston.

know
{f} haberi olmak, haberdar olmak
know
geçirmek

Gerçekten ihtiyacım olan şey, uzun zamandır tanıdığım en iyi arkadaşlarım Tom ve Mary ile biraz zaman geçirmekti. - What I really needed was to spend a bit of time with my best mates Tom and Mary, who I've known for ages.

Tom, Mary'nin yaz tatilini nerede geçirmek istediği bilmiyor. - Tom doesn't know where Mary wants to spend her summer vacation.

English - English
know
be aware of
{f} be cognizant of, be conscious of, have knowledge of
to be aware of (a persons) intentions
Favorites