Sen dahil olmak zorundasın.
- You have to get involved.
Ben parçamı söyledim ve artık dahil olmak istemiyorum.
- I've said my piece and I don't want to be involved anymore.
where interpersonal relationships are involved - ...kişilerarası ilişkiler işin içine girdiğinde.
Ebeveynlik totaliterliği içerir.
- Parenthood involves totalitarianism.
Rüşvet içermeyen bir seçenek olduğuna eminim.
- I'm sure there's an option that doesn't involve a bribe.
O bir skandala karışmıştı.
- He was involved in a scandal.
Tom'un olanlara karışmış olabileceğini düşünüyorum.
- I think Tom might be involved in what happened.
Tom'u karıştırmak istemiyordum.
- I didn't want to involve Tom.
Üzgünüm, Tom, seni karıştırmak istemedim.
- Sorry, Tom, I didn't want to get you involved.
Genellikle doğrudan ilişkili değildi.
- He usually was not involved directly.
Neyin ilişkili olduğunu biliyorum.
- I know what's involved.
O bir skandala karışmıştı.
- He was involved in a scandal.
Ben buna karışmış olamam.
- I can't be involved in this.
İlgili risklerin farkındayım.
- I'm aware of the risks involved.
Tom ilgili herkese teşekkür etti.
- Tom thanked everyone involved.
Bu karışıklığa karışmamı asla istememiştim.
- I never wanted you to get involved in this mess.
Tom hiç karışmaması gereken insanlara karıştı.
- Tom got involved with people he should never have gotten involved with.
Tom herhangi bir şekilde adının karışmasını reddetti.
- Tom denied any involvement.
Tom cinayetle herhangi bir ilgisi olduğunu yalanladı.
- Tom denied any involvement in the killing.
O, soyguna katılımını itiraf etti.
- She admitted her involvement in the robbery.
The explanation involved potatoes, squirrels, and race cars.
When the family wrapped up my father's will, no one tried to make me feel involved.
... it does not involve any new bureaucratic program to join across the country ...
... To be sure, these will involve difficult ethical questions. The drugs that are taken by man ...