in point of fact

listen to the pronunciation of in point of fact
English - Turkish
aslını ararsan
aslında
(deyim) aslini ararsan
hakikaten
gerçekten
gerçekte
actually
fiilen
actually
aslında

O genç görünüyor, ama o aslında senden daha yaşlıdır. - She looks young, but she's actually older than you are.

Ve aslında bu projenin herkese ihtiyacı var. - And actually, this project needs everyone.

actually
sahi

Tom aslında üç tekneye sahiptir. - Tom actually owns three boats.

Aslında bu alanın bir haritasına sahibim. - I actually do have a map of this area.

actually
doğrusu
actually
sahiden

Sahiden hiç Tayland yemeği denedin mi? - Have you actually ever tried Thai food?

actually
hani
actually
aslına bakılırsa

Birçok insan tembeldir. Aslına bakılırsa ben de tembelim. - A lot of people are lazy. Actually, I'm lazy too.

Ben aslına bakılırsa asla burada daha önce olmadım. - I've never actually been here before.

actually
asıl
actually
bizatihi
actually
aslına bakarsak

Aslına bakarsak ben bile Tom'la tanışmadım. - I actually haven't even met Tom.

in point of
hususunda
actually
gerçekten

Bilgisayarlar gerçekten edebi eserleri çevirebilir mi? - Can computers actually translate literary works?

Tom gerçekten asla Boston'da bulunmadı. - Tom has actually never been to Boston.

actually
hakikaten
actually
gerçekte

Tom Mary için çalışmayı gerçekten sevdiğini anladı. - Tom found that he actually liked working for Mary.

Bilgisayarlar gerçekten edebi eserleri çevirebilir mi? - Can computers actually translate literary works?

in point of
konusunda
in point of
bakımından
English - English
actually
actually, in truth
IPOF
in point of fact
Favorites