Fiziksel değişiklikler doğrudan yaşlanmayla ilgilidir.
 - Physical changes are directly related to aging.
Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.
 - Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives.
Çıplak gözle güneşe doğrudan doğruya bakmamalısın.
 - You should never look directly at the Sun with the naked eye.
Doğrudan doğruya Tom'la konuşabilir miyiz?
 - Can we talk to Tom directly?
Lütfen patates cipslerini kaseye koy. Onları direkt olarak torbadan yeme.
 - Please put the potato chips in the bowl. Don't eat them directly from the bag.
Tom'la direkt olarak konuşmadım.
 - I didn't speak with Tom directly.
Tom doğruca musluktan içiyor.
 - Tom is drinking directly from the faucet.
Niçin doğruca sadece Tom'la konuşmuyorsun?
 - Why don't you just speak directly to Tom?