President Arthur wanted to reduce the tariffs.
- Başkan Arthur gümrük vergilerini düşürmek istedi.
He had to reduce the price of his wares.
- O mallarının fiyatını düşürmek zorunda kaldı.
The government clearly stated its intention to lower taxes.
- Hükümet vergileri düşürmek için niyetini açıkça ifade etti.
The government explicitly declared its intention to lower taxes.
- Hükümet vergileri düşürmek için niyetini açıkça bildirdi.
We don't want to humiliate them.
- Biz onları küçük düşürmek istemiyoruz.
I just want to humiliate her.
- Ben sadece onu küçük düşürmek istiyorum.
Jim dropped his pen and bent to pick it up.
- Jim kalemini düşürdü ve onu almak için eğildi.
I almost dropped the plates.
- Ben neredeyse tabakları düşürüyordum.
Take care not to drop that glass.
- Bardağı düşürmemek için dikkat et.
Next time, don't drop it.
- Gelecek sefer onu düşürmeyin.
We must try to bring down costs.
- Maliyetleri düşürmeye çalışmalıyız.
The good harvest brought down the price of rice.
- İyi hasat pirinç fiyatını düşürdü.
The demand was brought down by increases in imports.
- İthalattaki artışla talep aşağı düşürüldü.
Our negotiations to lower export taxes suffered a big setback.
- İhracaat vergilerini düşürme müzakerelerimiz büyük bir başarısızlıkla sonuçlandı..
Tom was happy that his landlord lowered the rent.
- Tom onun ev sahibi kirayı düşürdüğü için mutlu oldu.