O, onu soğuk nezaketle yanıtladı.
 - She answered him with cold civility.
Çok fazla sayıda askerler ve siviller öldürüldü.
 - Huge numbers of soldiers and civilians were killed.
Bazı siviller öldürüldü.
 - Some civilians were killed.
Bu Japon nezaketi ve Amerikan nezaketi arasındaki farktan kaynaklanmaktadır..
 - This is because of the difference between Japanese politeness and American politeness.
İnsanlar siyasi doğruluk olarak adlandırdıkları şey gerçekte nezakettir.
 - What people call political correctness is in reality politeness.
O, medeni haklarından mahrum edildi.
 - He was deprived of his civil rights.
Biraz daha medeni olmayı deneyebilirsiniz.
 - You could try and be a bit more civilized.
Bu kitap, İç Savaş sırasında Amerika'daki yaşamın iyi bir resmini verir.
 - This book gives a good picture of life in America during the Civil War.
Eğer tarih bize bir şey öğrettiyse, o da özel mülkiyetin medeniyetin ayrılmaz bir parçası olduğudur.
 - If history could teach us anything, it would be that private property is inextricably linked with civilization.
20 yıl önce,kolejin hemen adından kamu hizmetine girdi.
 - He entered civil service 20 years ago right after college.
Ona kibar bir cevap yazacağım.
 - I will write him a civil answer.
Yerini yaşlı adama teklif etmesi, onun nazik bir davranışıydı.
 - It was civil of him to offer his seat to the old man.
İç savaş sırasında, ülke anarşik bir durum içindeydi.
 - While the civil war went on, the country was in a state of anarchy.
Yunanistan'da iç savaş sona erdi.
 - The civil war in Greece ended.
Eski bir uygarlıkla ilgili kalıntılar bulduk.
 - We discovered relics of an ancient civilisation.
Onlar tarihte kaybolmuş bir uygarlığın kalıntılarını çaldılar.
 - They took away the remains of a civilization lost in history.
She went into civil service because she wanted to help the people.