Çeşitli şeyler hakkında konuştuk.
 - We talked about various things.
Hava, çeşitli gazların bir karışımıdır.
 - Air is a mixture of various gases.
Acıya katlanmanın birçok yolu var.
 - There are various ways of enduring the pain.
Japonya yurtdışından birçok önemli ham madde ithal eder.
 - Japan imports various raw materials from abroad.
Bir dil ne kadar çok ülkede konuşulursa, yerli konuşanı gibi ses çıkarmak o kadar daha az önemlidir, çünkü o dilin konuşanları değişik lehçeler duymaya alışkındır.
 - The more countries a language is spoken in, the less important it is to sound like a native speaker, since speakers of that language are accustomed to hearing various dialects.
O kasede değişik türde şekerleme var.
 - There are various kinds of candy in that bowl.
Ayrıca çeşitli konular hakkında konuşmakla çok fazla zaman kaybedeceğiz.
 - Besides, we will lose too much time to talk about the various topics.
Diplomatlara çeşitli ayrıcalıklar tanınır.
 - Diplomats are allowed various privileges.