çeşit çeşit

listen to the pronunciation of çeşit çeşit
Turkish - English
various
assorted, varied, all kinds of
assorted
multifarious
assorted, various, multifarious
motley
diverse
wide range of
manifold
diverse,divers
çeşit
kind

I read three kind of newspapers in order to keep abreast with the times. - Gelişmeleri takip etmek için üç çeşit gazete okurum.

Tom and Mary seem to be in some kind of trouble. - Tom ve Mary'nin bir çeşit sorunları var gibi görünüyor.

çeşit
sort

How do you take off the shell of a boiled egg cleanly? Is there some sort of trick? - Kaynamış bir yumurtanın kabuğunu temiz bir şekilde nasıl çıkarırsın? Bir çeşit hile var mı?

All sorts of people live in Tokyo. - Tokyo'da her çeşit millet yaşar.

çeşit
variety

Variety is the spice of life. - Çeşitlilik hayatın lezzetidir.

The company manufactures a variety of paper goods. - Şirket, çeşitli kağıt ürünleri üretmektedir.

çeşit
type

There are 10 types of people in the world: those who understand binary, and those who don't. - Dünya üzerinde 10 çeşit insan vardır: ikilik sistemi anlayanlar ve anlamayanlar.

These types of books have almost no value. - Bu çeşit kitapların neredeyse hiçbir değeri yok.

çeşit
style

Part of the charm of a big city lies in the variety of styles that can be seen in the architecture of its buildings. - Büyük bir şehrin cazibesinin bir kısmı onun binalarının mimarisinde görülebilen stillerin çeşitliliğine bağlıdır.

çeşit
denomination
her çeşit
gamut of
her çeşit
whatever
uygu çalan bir çeşit arp
(Muzik) autoharp
çeşit
sample
eskiden kullanılmış bir çeşit fitilli tüfek
corded a kind of rifle used in the past
çeşit
species

Cabbage, cauliflower, broccoli, and Brussels sprouts are all cultivars of the same species. - Lahana, karnabahar, brokoli ve brüksellahanası aynı türün çeşitleridir.

bir çeşit
a kind of

A shiitake is a kind of mushroom. - Şitaki bir çeşit mantardır.

envai türlü/çeşitli/çeşit
of various kinds
her çeşit
all sorts of

All sorts of people came to the exhibition. - Sergiye her çeşit insan geldi.

All sorts of people live in Tokyo. - Tokyo'da her çeşit millet yaşar.

her çeşit
every kind of, all manner of
kuvvetli bir çeşit mukavva
tagboard
tek çeşit
uniform
çeşit
kind, sort, variety
çeşit
assortment

We also have lentils in our assortment. - Ayrıca çeşitlerimizde mercimeğimiz var.

A clocktower is full of an assortment of doodads and doohickies. - Saat kulelerinin içi çeşit çeşit zamazingoyla doludur.

çeşit
cast
çeşit
range

A buyers' market is a market in which goods are plentiful, buyers have a wide range of choices, and prices are low. - Bir alıcı piyasası malların bol olduğu, alıcıların çok çeşitli seçimlere sahip olduğu, ve fiyatların düşük olduğu bir piyasadır.

We discussed a wide range of topics. - Çok çeşitli konular tartıştık.

çeşit
genre
çeşit
(Hukuk) brand
çeşit
class
çeşit
biol. variety
çeşit
stripe
çeşit
ilk
çeşit
kind, sort, description, cast, breed; variety; assortment; sample
çeşit
description
çeşit
item
çeşit özellik belgesi
(Tarım) variety description
çeşit özellik formu
(Tarım) variety id document
Turkish - Turkish
Çeşitli olan, türlü türlü
elvan elvan
türlü türlü
envaiçeşit
çeşit
Türlü
çeşit
Aynı türden olan şeylerin bazı özelliklerle ayrılan öbeklerinden her biri, tür, nevi
çeşit
Aynı türden olan şeylerin bazı özelliklerle ayrılan öbeklerinden her biri, tür, nevi: "Her çeşit insanı kavrayacak bir sunuş tarzı vardı."- H. Taner
çeşit
Canlıların bölümlenmesinde, bireylerden oluşan, türden daha küçük birlik
çeşit
Türlü: "Bu camilerin her biri başka planda başka çeşittir."- Y. K. Beyatlı
English - Turkish

Definition of çeşit çeşit in English Turkish dictionary

bir çeşit
some kind of
çeşit çeşit
Favorites