azalmalar

listen to the pronunciation of azalmalar
Turkish - English

Definition of azalmalar in Turkish English dictionary

azalma
decrease

It isn't strange that children decrease, too? - Çocukların da azalması garip değil mi?

The competitiveness of French companies continues to decrease. - Fransız şirketlerin rekabeti azalmaya devam etmektedir.

azalma
wane
azalma
decline

The mayor thought that he should investigate the decline in tax revenues. - Belediye başkanı, vergi gelirlerindeki azalmanın araştırılması gerektiğini düşündü.

azalma
{i} diminution
azalma
reduction

There's been a reduction in personnel at our factory. - Fabrikamızdaki personelde bir azalma oldu.

azalma
falling away
azalma
impairment
azalma
declination
azalma
reduce
azalma
abridge
azalma
(Gıda) decay ratio
azalma
fail
azalma
attenuate
azalma
decay
azalma
remittance
azalma
moderation
azalma
ebbing
azalma
scale-down
azalma
let-up
azalma
lowering
azalma
(Ticaret) turnover
azalma
fall
azalma
diminishment
azalma
roll-off
azalma
reducement
azalma
insurance contract
azalma
decrescent
azalma
falling-away
azalma
drop-off
azalma
peddling
azalma
drop
azal
{f} decaying
azal
{f} diminished

His income was diminished by half after retirement. - Emekli olduktan sonra geliri yarı yarıya azaldı.

The war diminished the wealth of the country. - Savaş ülkenin zenginliği azalttı.

azal
fell off

Sales fell off in the third quarter. - Üçüncü çeyrekte satışlar azaldı.

azal
tail off
azal
{f} decrease

Production of rice has decreased. - Pirinç üretimi azaldı.

The medicine decreased his pain. - İlaç onun acısını azalttı.

azal
{f} decreasing

Japan's consumption of rice is decreasing. - Japonya'nın pirinç tüketimi azalıyor.

Japan's foreign aid is decreasing in part because of an economic slowdown at home. - Japonya'nın dış yardımları yurttaki ekonomik yavaşlamadan dolayı kısmen azalıyor.

azal
fallen off
azal
diminish

His income was diminished by half after retirement. - Emekli olduktan sonra geliri yarı yarıya azaldı.

The war diminished the wealth of the country. - Savaş ülkenin zenginliği azalttı.

azal
{f} decreased

The medicine decreased his pain. - İlaç onun acısını azalttı.

Since 1990, methane emissions have decreased by 11%. - 1990'dan beri metan salımları %11 oranında azalmıştır.

azal
fall off
azalma
decrement
azalma
letup
azalma
recession
azalma
downturn
azalma
abridgement
azalma
alleviate
azalma
{i} subsidence
azalma
a decrease
azal
mute
azalma
attenuation
azalma
abatement

No cure was possible, despite the abatement of symptoms. - Semptomlardaki azalmaya rağmen tedavisi mümkün değildi.

azalma
letdown
azalma
scale down
azalma
fall, decline
azalma
alleviation
azalma
let up
azalma
reducing
azalma
falling off
azalma
degradation
azalma
remission
azalma
shortening
azalma
stepdown
azalma
curtail
English - English

Definition of azalmalar in English English dictionary

Azal
A place near the western extremity of the valley near Jerusalem
Turkish - Turkish

Definition of azalmalar in Turkish Turkish dictionary

AZAL
(Osmanlı Dönemi) (Ezel. C.) Ezeller. Başlangıcı olmayan zamanlar
Azalma
(Hukuk) TENAKUS
azalma
Azalmak işi, eksilme, tenakus
azalmalar
Favorites