This company uses cheap labor to increase its profit margins.
 - Şirket kâr payını arttırmak için ucuz iş gücü kullanıyor.
I would like to increase the price.
 - Fiyatı arttırmak isterim.
They have lost 10 games in a row since their winning streak ended.
 - Onların galibiyet serileri bittiği için art arda 10 oyun kaybettiler.
The auction ends Monday.
 - Açık artırma pazartesi sona eriyor.
The Great Depression triggered a great surge in crime.
 - Büyük Buhran, suçta büyük bir artışa neden oldu.
Food prices have surged.
 - Gıda fiyatları arttı.
The company's profits soared.
 - Şirketin kazancı arttı.
Travel agencies' profits soared.
 - Seyahat acentalarının gelirleri arttı.
It is a term used to describe the warming of the earth due to increasing amounts of carbon dioxide in the atmosphere.
 - O, atmosferdeki karbon dioksit miktarlarının artmasından dolayı Dünyanın ısınmasını tanımlamak için kullanılan bir terimdir.
The number of Japanese going overseas has been increasing year by year.
 - Yurt dışına çıkan Japon sayısı yıldan yıla artmaktadır.
A physician was immediately sent for; but on the first moment of beholding the corpse, he declared that Elvira's recovery was beyond the power of art.
There is a debate as to whether graffiti is art or vandalism.
Hayat kesin bir bilim değildir, bir sanattır.
 - Life is not an exact science, it is an art.
Büyük sanatçıların vatanı yoktur.
 - Great artists have no country.
Din çok bireyseldir. Neredeyse herkesin gerçekten kendi dini vardır. Dindeki bütünlük bir kurnazlıktır.
 - Religion is very personal. Practically everyone has really his own religion. Collectivity in religion is an artifice.
Bu Rembrandt tablo bir sanat eseridir.
 - This Rembrandt painting is a work of art.
Bir Japon iş adamı 200 milyon yene bir sanat eseri satın aldı.
 - A Japanese businessman bought the artwork for 200 million yen.
Ben resim yapamam ama kız kardeşim büyük bir sanatçıdır.
 - I can't draw, but my sister is a great artist.
O, resim sanatını mükemmelliğe taşıdı.
 - He brought the art of painting to perfection.
Sanatçı olmak için bir güzel sanatlar okulunda okumak zorunda değilsiniz.
 - You don't have to study at a school of fine arts to become an artist.
Okulda güzel sanatlar okuyor.
 - She is studying fine art at school.
Leonardo da Vinci tarafından yapılmış yaklaşık 900 eskiz kalmıştır.
 - There remain approximately 900 art sketches by Leonardo da Vinci.
Tom Mary'e, eski bir gazete makalesi gösterdi.
 - Tom showed Mary an old newspaper article.
Sihirbazlık, batıl itikadı paraya çevirme sanatıdır.
 - Magic is the art of changing superstition into money.
Büyük sanatçıların vatanı yoktur.
 - Great artists have no country.
John büyük bir sanatçı oldu.
 - John grew up to be a great artist.
Bahçenin sanatsal güzelliği gerçekten şaşırtıcı.
 - The artistic beauty of the garden is truly amazing.
Babam sanatsallıktan uzaktır.
 - My father is far from artistic.
Kesinlikle sanatsal becerilerim yok.
 - I have absolutely no artistic skills.