Birkaç gün içinde araba sürebileceksin.
- You'll be able to drive a car in a few days.
Aç olamazsın. Birkaç dakika önce abur cubur yedin.
- You can't be hungry. You had a snack a few minutes ago.
Adam bir kaç saat önce vefat etti.
- The man passed away a few hours ago.
Tom bir kaç kere başını salladı.
- Tom nodded his head a few times.
Birkaç kitap var ama onlarda bazı baskı hataları var.
- There are a few books, but they have some misprints.
Teknik Oturum Gündeminde birkaç kişi daha sonra gün içindeki bazı oturumlara katılmak istediklerinden söz ettiler.
- A few people mentioned they would like to attend some sessions later in the day on the Technical Session Agenda.
Çok az sayıda İngilizce kitabım var.
- I have very few books in English.
Çok az sayıda samimi arkadaşı var.
- She has very few close friends.
... very, very few African-American students, in some, there might have been no African-American ...
... There was very few of them. ...