a-tamam

listen to the pronunciation of a-tamam
Turkish - Turkish

Definition of a-tamam in Turkish Turkish dictionary

TAMAM
(Osmanlı Dönemi) Ne eksik ne fazla
TAMAM
(Osmanlı Dönemi) Tam, eksiksiz, noksansız
TAMAM
(Osmanlı Dönemi) Münasib, uygun
TAMAM
(Osmanlı Dönemi) Bitme, bitirme, son, nihayet
tamam
Yanlış ve yalan olmayan, doğru
tamam
Taşıtların yola koyulabileceğini anlatır
tamam
Evet, peki, olur!
tamam
Beğenilmeyen bir iş veya öneri karşısında söylenir
tamam
Bütün, tüm
tamam
Tamamlanmış, bitmiş
tamam
Eksiksiz
tamam
Tamamlanmış, bitmiş: "Haydi Abbas, vakit tamam / Akşam diyordun işte oldu akşam."- C. S. Tarancı
tamam olmak
Sona ermek, tamamlanmak
Turkish - English

Definition of a-tamam in Turkish English dictionary

tamam
okay

My studies are going okay. - Benim çalışmalar tamam olacak.

Why is it okay for boys, but not for girls? - Neden erkekler için tamam, ama kızlar için değil?

tamam
yes

Yesterday I finished learning Esperanto on Duolingo. - Dün Duolingo'da Esperanto öğrenmeyi tamamladım.

Yes, you're quite right. - Evet, sen tamamen haklısın.

Tamam
OK
tamam
ready

We're not totally ready yet. - Biz henüz tamamen hazır değiliz.

I'm all packed and ready to go. - Tamamen toparlandım ve gitmeye hazırım.

tamam
allright
goldie tamam
(Askeri) goldie lock
tamam
(Argo) okey-dokey
tamam
the whole

The patrol cars cover the whole of the area. - Devriye arabaları alanının tamamını kapsamaktadır.

He bought the whole nine yards. - O, dokuz yardın tamamını satın aldı.

tamam
(Bilgisayar) finish

They finished eighty miles' journey. - Onlar seksen millik yolculuğu tamamladılar.

It is utterly impossible to finish the work within a month. - Bir ayda işi tamamen bitirmek imkansız.

tamam
over

I wish this was all over. - Keşke bu tamamen bitse.

Her lecture was completely over my head. - Onun dersi tamamen benim anlamayacağım kadar zor.

tamam
right

It must bother you to have taken a bad master. I'm stupid too. So, it's all right. - Kötü bir öğretmene sahip olmak sizi rahatsız ediyor olmalı. Ben de aptalım. Öyleyse, tamam.

I am quite all right now. - Ben şimdi tamamen iyiyim.

tamam
intact
tamam
done!

Was nothing done about that? - Onun hakkında hiçbir şey tamam değil miydi?

Wait a minute, my laundry is done, I'll go hang out the washing. - Bir dakika bekle, benim çamaşır tamam, çamaşırı asmaya gideceğim.

tamam
very well then
tamam
all right

All right. I'll accept your offer. - Tamam, önerinizi kabul edeceğim.

I am quite all right now. - Ben şimdi tamamen iyiyim.

tamam
(Konuşma Dili) deal

OK, we've got a deal. - Tamam, bir anlaşmamız var.

tamam
exact

You and Tom are exactly the same. - Sen ve Tom tamamen aynısınız.

That's exactly what I expected to happen. - Bu tamamen olmasını beklediğim şey.

tamam
ok, ok
tamam
roger that
tamam
to a tee
tamam
(Argo) good-oh
tamam
(deyim) it's all right

It's all right, Tom. Everything's all right now. - Tamam Tom. Şu anda her şey yolunda.

It must bother you to have taken a bad master. I'm stupid too. So, it's all right. - Kötü bir öğretmene sahip olmak sizi rahatsız ediyor olmalı. Ben de aptalım. Öyleyse, tamam.

tamam
well

I think I can speak French well enough to say pretty much anything I want to say. - Sanırım söylemek istediğim bir şeyi neredeyse tamamen söylemek için yeterince iyi şekilde Fransızca konuşabilirim.

His family are all very well. - Onun ailesi tamamen çok iyidir.

tamam
well and good
tamam
full

I was fully alive to the danger. - Ben tamamen tehlikenin farkındaydım.

The cherry trees are in full blossom. - Kiraz ağaçları tamamen çiçeklenmişler.

tamam
(Bilgisayar) fixed
tamam olmak
to be completed
tamam olmak
over
tamam olmak
be over
tamam olmak
be completed
tamam olmak
end
tamam olmak
completed
tamam!
there
tamam!
very good!
tamam! komutu
(Askeri) on
tamam
gross
tamam
okay
belge tamam
(Bilgisayar) document done
bu iş tamam
that takes care of that
dilbilgisi tamam
(Bilgisayar) gram completed
ifadesi tamam olmak
slang to be finished, be all washed up
kârını tamam etmek
colloq . to murder, kill
kısmen tamam
(Bilgisayar) partial ok
makine tamam
(Askeri) finished with engine
tamam
complete, not lacking in any part
tamam
O.K

I'll hide and you find me. O.K.? - Saklanacağım ve sen beni bulacaksın. Tamam mı?

tamam
mature
tamam
fully; for all of, for a whole: Tamam on gün sürdü. It went on all of ten days
tamam
yeah

Oh yeah, I totally agree. - Oh evet, ben tamamen katılıyorum.

Everybody pulled their socks up, yeah. - Herkes aklını başına devşirdi, tamam.

tamam
precisely
tamam
finished

Tom finished eating all the ice cream that was in the freezer. - Tom dondurucudaki dondurmayı tamamen bitirdi.

I haven't quite finished eating. - Ben yemeği tamamen bitirmedim.

tamam
that's all right
tamam
complete

He was completely absorbed in his work. - Tamamen işine dalmıştı.

All is completed with this. - Hepsi bununla tamamlandı.

tamam
O.K.!/All right!/Very well!
tamam
rightoh
tamam
all (of the), the whole (of the): Binanın tamamı yandı. The whole building burned down
tamam
exactly

You and Tom are exactly the same. - Sen ve Tom tamamen aynısınız.

That's exactly what I expected to happen. - Bu tamamen olmasını beklediğim şey.

tamam
alright

Alright, see you then. - Tamam, görüşürüz o zaman.

If you need anything, you can call, alright? - Herhangi bir şeye ihtiyacın olursa arayabilirsin, tamam mı?

tamam
righto
tamam
roger
tamam
correct, free of mistakes: Hesaplarınız tamam. Your arithmetic is correct
tamam
it's a deal
tamam
complete, ready; finished, over; correct, right; the whole; All right!, Okay!, OK!, Done!
tamam
according to Hoyle
tamam
ready; complete; finished
tamam
used to express displeasure sarcastically: Tamam, bir bu eksikti! Great! This is all I need!
tamam
agreed
tamam canım
all right honey
tamam canım
yes my dear
tamam canım
all right love
tamam etmek
1. to complete, finish, terminate. 2. (Konuşma Dili) to kill; to bump (someone) off
tamam gelmek
to be just right for, suit (someone) to a T
tamam nolmuş?
(Konuşma Dili) what then?
tamam nolmuş?
(Konuşma Dili) aye what then
tamam olarak
maturely
tamam olmak
to end, to be over
tamam olmak
1. to be ready; to be finished. 2. to end, come to an end
tamam olmama
incompletion
tamam yardımı
(Bilgisayar) help for ok
tamam, efendim
very good, sir!
tamam-değiştir
(Bilgisayar) ok-changeit
vakit tamam
time is up
vakit tamam
time's up
şimdi tamam
aha