They waved flags to welcome the princess.
 - Prensesi karşılamak için bayraklar salladılar.
Whenever I walk by that teahouse, the boss always comes out to welcome me.
 - Her ne zaman o çayevine gitsem, patron beni karşılamak için dışarıya gelir.
Rain or shine, I will come to meet you at the station.
 - Ne olursa olsun, seni karşılamak için istasyona geleceğim.
I went to the airport to meet my father.
 - Babamı karşılamak için havaalanına gittim.
I was chosen to satisfy you.
 - Seni karşılamak için seçildim.
Tom wasn't there to greet Mary.
 - Tom Mary'yi karşılamak için oradaydı.
Paul came to Rome to greet me.
 - Paul beni karşılamak için Roma'ya geldi.
I'm trying my best to provide for you and your sister.
 - Senin ve kız kardeşinin ihtiyaçlarını karşılamak için elimden gelenin en iyisini yapıyorum.
I'm trying my best to provide for you and your brother.
 - Senin ve erkek kardeşinin ihtiyaçlarını karşılamak için elimden gelenin en iyisini yapıyorum.
I'm trying my best to provide for you and your sister.
 - Senin ve kız kardeşinin ihtiyaçlarını karşılamak için elimden gelenin en iyisini yapıyorum.
He has a wife and two young children to provide for.
 - O ihtiyaçlarını karşılamak için bir karıya ve iki küçük çocuğa sahiptir.
Don't take the trouble to come and meet me.
 - Gelip beni karşılamak için zahmet etmeyin.