şaşırt

listen to the pronunciation of şaşırt
Turkish - English
{f} bewildered
bewilder
{f} amazed

He amazed everyone by passing his driving test. - Sürücü sınavını geçerek herkesi şaşırttı.

I was amazed at his abrupt resignation. - Onun ani istifası beni şaşırttı.

{f} confounded
{f} dumfounding
{f} mystified
{f} confounding
{f} baffle

His memory baffles me. - Onun belleği beni şaşırtıyor.

That just baffles me. - O sadece beni şaşırtıyor.

took aback
{f} surprising

Surprisingly enough, he turned out to be a thief. - Şaşırtıcı şekilde, onun bir hırsız olduğu ortaya çıktı.

It is surprising that your wife should object. - Karının itiraz etmesi şaşırtıcı.

dumfound
obfuscate
{f} astonished

The fearful noise astonished anyone coming for the first time. - Korkunç gürültü ilk defa gelen birini şaşırttı.

{f} dumbfounding
{f} puzzle

How he escaped still puzzles us. - Onun nasıl kaçtığı hâlâ bizi şaşırtıyor.

His behavior puzzled me. - Onun davranışı beni şaşırttı.

make confused
{f} puzzled

He was puzzled by the question. - Soru onu şaşırtmıştı.

Fadil's reaction puzzled the investigators. - Fadıl'ın tepkisi dedektifleri şaşırttı.

{f} baffling
bedevil
mystify
{f} dumbfounded
{f} amazing

It is amazing; you should have won the prize. - Şaşırtıcı; ödülü kazanmalıydın.

It is amazing that you won the prize. - Ödülü kazanman şaşırtıcı.

{f} astounded
amaze

Tom never ceases to amaze me. - Tom beni şaşırtmaktan asla vaz geçmez.

His memory amazes me. - Onun hafızası beni şaşırtıyor.

{f} surprise

His words surprised me. - Onun sözleri beni şaşırttı.

My decision to study abroad surprised my parents. - Yurtdışında okuma kararım ebeveynlerimi şaşırttı.

flabbergast
{f} nonplusing
{f} bewildering
take aback
perplexed
{f} stumping
astonish

Your ignorance is astonishing! - Senin cehaletin şaşırtıcı!

Your ignorance is astonishing. - Cehaletiniz şaşırtıcı.

{f} astonishing

The answer was pretty astonishing. - Cevap oldukça şaşırtıcıydı.

She was astonishingly beautiful. - O, şaşırtıcı şekilde güzeldi.

{f} flabbergasted
dumbfound
confuse

Are you intentionally trying to confuse me? - Bilerek beni şaşırtmaya mı çalışıyorsun?

You're trying to confuse me. - Beni şaşırtmaya uğraşıyorsun.

taken aback
{f} puzzling

I can see how that would be puzzling. - Bunun ne kadar şaşırtıcı olacağını görebiliyorum.

I find this puzzling. - Bunu şaşırtıcı buluyorum.

mesmerize
{f} surprised

His words surprised me. - Onun sözleri beni şaşırttı.

What surprised me most about that accident is how fast the lawyers arrived on the scene. - Kaza hakkında beni en çok şaşırtan şey avukatların olay yerine ne kadar çabuk varmalarıydı.

make flustered
nonplus
{f} mystifying
baffled
tookaback
perplex

Sami asked Layla a perplexing question. - Sami, Leyla'ya şaşırtıcı bir soru sordu.

disconcert
takenaback
takeaback
take#aback
şaşır
befuddle
şaşır
surprize at
şaşır
surprize by
şaşır
be amazed at
şaşır
befuddled
şaşırt
Favorites