çocuklar

listen to the pronunciation of çocuklar
Turkish - English
children

He gathered his children around him. - O, çocuklarını kendi etrafına topladı.

It seems that the children will have to sleep on the floor. - Çocuklar yerde uyumak zorunda kalacaklar gibi.

issue
juvenility
family

The family mourned the tragic death of their young child. - Aile, genç çocuklarının trajik ölümünün yasını tuttu.

Children reflect the family atmosphere. - Çocuklar aile ortamını yansıtırlar.

guys

He gets jealous when I talk to other guys. - Ben diğer çocuklarla konuşursam kıskanır.

Where did you guys go? - Siz çocuklar nereye gittiniz?

kids

Do you know what your kids are eating? - Çocuklarınızın ne yediğini biliyor musunuz?

Please pass it to the other kids. - Lütfen onu diğer çocuklara uzat.

small fry
progeny
the kids
çocuk
kid

Please pass it to the other kids. - Lütfen onu diğer çocuklara uzat.

When I was a kid, I used to think that fairy floss and clouds were alike. - Çocukken pamuklu şekerin ve bulutların benzer olduklarını düşünürdüm.

çocuk
child

People of Almaty, let us create a child-friendly city! - Alma-Ata halkı, haydi çocuk dostu bir şehir yaratalım!

It is dangerous for children to play in the street. - Caddede oynamak çocuklar için tehlikelidir.

çocuklar gibi şen
as jolly as a sandboy
çocuklar gibi şen
as happy as a sandboy
çocuklar gibi şen
jolly as a sandboy
çocuklar için basit oyunlarınız var mı
Do you have easy games for children
çocuklar için eğlenceli oyunlarınız var mı
Do you have entertaining games for children
çocuklar için indirim var mı
Are there any discounts for children
çocuklar için tesisleriniz var mı
Do you have facilities for children
çocuklar için uygun mu
Is it suitable for children
çocuklar!
(Konuşma Dili) Hey, you all!
çocuk
{i} baby

Tom thinks there's a good possibility that Mary will agree to babysit the children on Friday night. - Tom Mary'nin Cuma gecesi çocuklara bakıcılık yapmayı kabul edeceğine dair büyük bir olasılık olduğunu düşünüyor.

Mother asked the babysitter to watch the children. - Anne bebek-bakıcısından çocukları gözlemesini rica etti.

çocuk
children

According to the CRC, all people under 18 are considered to be children. - ÇHS'ye göre, 18 yaşından küçük tüm insanlar çocuk olarak kabul edilir.

It seems that the children will have to sleep on the floor. - Çocuklar yerde uyumak zorunda kalacaklar gibi.

çocuk
(ısk.) bairn
çocuk
fairy

The children love listening to fairy tales. - Çocuklar masal dinlemeyi sever.

Children like fairy tales. - Çocuklar peri masallarını severler.

çocuk
juvenile

Isn't that a little juvenile? - O küçük bir çocuk değil mi?

The increase in juvenile delinquency is a serious problem. - Çocuk suçluluğundaki artış ciddi bir sorundur.

kimsesiz çocuklar
street children
otistik çocuklar
autistic children
sorunlu çocuklar
problem children
yetenekli çocuklar
gifted children
çocuk
kid's

This park is a little kid's paradise. - Bu park küçük çocukların cennetidir.

çocuk
bairn
çocuk
dandiprat
çocuk
enfant
çocuk
bantling
çocuk
mite
çocuk
bambino
çocuk
chick

I had chicken pox as a kid. - Ben bir çocukken suçiçeği geçirdim.

I had chicken pox when I was a kid. - Ben bir çocukken su çiçeği geçirdim.

çocuk
(deyim) the small fry
çocuk
(Latin) infantia
çocuk
stripling
çocuk
encumbrance
çocuk
youngster
Çocuk
childrens
Çocuk
paediatric
çocuk
kinder

Kindergarten children act better than Tom and his friends do. - Anaokulu çocukları Tom ve arkadaşlarının yaptığından daha iyi hareket eder.

When she was in kindergarten, all the boys used to call her princess. - O, anaokulundayken, bütün erkek çocukları ona prenses derdi.

çocuk
children's
engelli çocuklar
children with disabilities
kimsesiz çocuklar
homeless children, children living on the streets
kimsesiz çocuklar yurdu
foundling hospital
küçük çocuklar
small children
okul çağındaki çocuklar
schoolchildren
sanat ve çocuklar
(Sanat) arts and children
televizyon ve çocuklar
(Basın) television and children
terk edilmiş çocuklar
abondoned children
zengin çocuklar
children of the rich
zihinsel özürlü çocuklar
mentally handicapped children
Çocuk
(Tıp) offspring
çocuk
junior

Tom and Mary had a child and called him Tom Junior. - Tom ve Mary'nin bir çocukları vardı ve ona Tom Junior adını verdiler.

çocuk
son

His wife bore him two daughters and a son. - Karısı ona iki kızı ve bir erkek çocuk doğurdu

The boy singing a song is my brother. - Şarkı söyleyen çocuk benim erkek kardeşimdir.

çocuk
childish. Ç
çocuk
(erkek) nipper
çocuk
child, infant
çocuk
infant

The archaeologists discovered over a hundred graves, a few of which belonged to infants. - Arkeologlar yüzün üzerinde mezar keşfetti, onlardan birkaçı küçük çocuklara aitti.

They attributed the low death rate of infants to the progress of medicine. - Onlar çocuklarla ilgili düşük ölüm oranını tıbbın ilerlemesine bağladı.

çocuk
child, chit, youngster, kid; infant; kid, boy, childish person; childish, infantile
çocuk
moppet
çocuk
seed

The children collect seeds of various shapes and colours. - Çocuklar çeşitli şekil ve renklerde tohum toplarlar.

çocuk
brat

Tom hates parents who don't control their bratty children. - Tom arsız çocuklarını kontrol edemeyen ebeveynlerden nefret ediyor.

You shouldn't allow your son to act like a selfish brat. - Oğlunun bencil bir çocuk gibi davranmasına izin vermemelisin.

çocuk
infantile

There have been several cases of infantile paralysis. - Birkaç çocuk felci vakası olmuştur.

çocuk
chit
çocuk
progeny
çocuk
spoil

A child is spoiled by too much attention. - Çocuk çok fazla ilgi ile şımarır.

I want you to stop spoiling the kids. - Çocuklara yüz verip şımartmaktan vazgeçmeni istiyorum.

çocuk
kiddie
çocuk
creche
çocuk
infantine
çocuk
encumber