The trainer gave instructions in the afternoons.
- Eğitimci öğleden sonraları talimatlar verdi.
Educators should respect learners' mother tongue.
- Eğitimciler öğrencilerin ana diline saygı göstermeliler.
He's a wonderful educator.
- O harika bir eğitimci.
Parents have a prior right to choose the kind of education that shall be given to their children.
- Ana baba, çocuklarına verilecek eğitim türünü seçmek hakkını öncelikle haizdirler.
Education in this world disappoints me.
- Bu dünyadaki eğitim beni hayal kırıklığına uğratıyor.
I think you should stick to your training schedule.
- Sanırım eğitim planına bağlı kalmalısın.
Tom can't ride a bicycle very well yet, so his bicycle has training wheels.
- Tom henüz bisiklete çok iyi binemiyor, bu yüzden onun bisikletinin eğitim tekerlekleri var.
The level of English instruction in Israel is very low.
- İsrail'de İngilizce eğitim seviyesi çok düşük.
The trainer gave instructions in the afternoons.
- Eğitimci öğleden sonraları talimatlar verdi.
The poor educational policy is a detriment to Japan.
- Yetersiz eğitim politikası Japonya için zararlıdır.
What's your favorite educational TV program?
- En sevdiğiniz TV eğitim programı nedir?
I will have to wait till I finish schooling and start earning money.
- Eğitimi bitirinceye ve para kazanmaya başlayıncaya kadar beklemek zorunda kalacağım.
The mandatory character of schooling is rarely analyzed in the multitude of works dedicated to the study of the various ways to develop within children the desire to learn.
- Eğitimin zorunlu karakteri çocukların içinde öğrenme arzusu geliştirmek için çeşitli şekillerde çalışmaya adanmış işlerin çokluğunda nadiren analiz edilir.
Is physical education a required course?
- Beden eğitimi gerekli bir ders mi?
She was able to continue her education through correspondence courses.
- O, mektupla öğretim ile eğitimine devam edebildi.