- deli%c5%9fmen teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- deli
- crazy Do you think I'm crazy? -Benim deli olduğumu düşünüyor musunuz? 
 He is not just interested, he's crazy about it. -O onunla sadece ilgilenmiyor, ona deli oluyor. 
 
- deli
- mad He is mad about music. -O, müziği deli gibi seviyor. 
 The sudden increase of ultraviolet rays made the researchers believe in the existence of ozone holes. -Ultraviyole ışınlarının ani artışı araştırmacıları ozon deliklerinin varlığına inandırdı. 
 
- deli
-  (Argo) cracked
- deli
- madman Tom worked like a madman. -Tom bir deli gibi çalıştı. 
 He acted like a madman. -O, bir deli gibi hareket etti. 
 
- deli
- delirious Tom was deliriously happy. -Tom delicesine mutluydu. 
 Tom said that Mary was delirious. -Tom, Mary'nin delirmiş olduğunu söyledi. 
 
- deli
- lunatic Tom behaved like a lunatic. -Tom bir deli gibi davrandı. 
 The people from Madrid are lunatics. -Madritli insanlar delidirler. 
 
- deli gömleği
- straitjacket Don't put me in a straitjacket, because I'm not crazy. -Beni deli gömleğine koyma, çünkü deli değilim. 
 They put Tom in a straitjacket. -Onlar Tom'a deli gömleği giydirdiler. 
 
- deli olmak
- rave 
- deli olmak
- be crazy about 
- deli
- out of one's senses 
- deli
-  (Argo) around the bend
- deli
-  (Konuşma Dili,Argo) round the bend
- deli
-  (Argo) wacky
- deli
- crank 
- deli
-  (Argo) barmy
- deli
-  (Argo) buggy
- deli
-  (Konuşma Dili) crack-brained
- deli
-  (Konuşma Dili) as daft as a brush
- deli
-  (Argo) mental She has extreme colonial mentality. She is crazy for Spanish culture. -Onun aşırı sömürge zihniyeti var. O, İspanyol kültürü için deli oluyor. 
 
- deli
-  (Argo) kooky
- deli
-  (Konuşma Dili) round the twist
- deli
- unhinged 
- deli
- out of one's wits 
- deli
- demon 
- deli
- irrational 
- deli
- brainsick 
- deli
- balmy 
- deli
- mentally ill 
- deli
-  (deyim) out to lunch
- deli
- touched 
- deli
-  (Argo) kookie
- deli
-  (Argo) fruity
- deli
-  (Argo) off one's head
- deli
-  (Argo) whacky
- deli
- wacko 
- deli dana
- mad cow 
- deli divane olmak
- wild about 
- deli divane olmak
- be wild about 
- deli dolu
- alive and kicking 
- deli etmek
- make mad 
- deli etmek
-  (Argo) craze
- deli gibi
- hysterically Tom laughed hysterically for no reason. -Tom nedensizce deli gibi güldü. 
 
- deli gibi
- mad He is mad about music. -O, müziği deli gibi seviyor. 
 He is madly in love with that girl. -O kıza deli gibi âşık. 
 
- deli gibi
- rabidly 
- deli gibi
- like crazy Tom ran like crazy to catch up with Mary. -Tom Mary'ye yetişmek için deli gibi koştu. 
 They were biting like crazy yesterday. -Dün deli gibi ısırıyorlardı. 
 
- deli gibi (hızlı)
-  (deyim) like crazy
- deli gibi sevinmek
-  (deyim) be over the moon
- deli gibi sevmek
- be mad about 
- deli gibi sevmek
-  (deyim) head over heels in love
- deli gibi âşık
- infatuated 
- deli gömleği
- straightjacket 
- deli kızın çeyizi gibi
-  (deyim) higgledy-piggledy
- deli olmak
- go mad 
- deli olmak
-  (deyim) go ape
- deli olmak
- to be round the bend 
- deli olmak
- to be crazy about 
- deli olmak
- be round the bend 
- deli olmak
- round the bend 
- deli olmak (öfkeden)
- have a fit 
- deli saçması
- bullshit 
- deli olmak
- crazy about 
- deli
- insane Charles Guiteau was insane. -Charles Guiteau deliydi. 
 He behaves as if he were insane. -Delirmiş gibi davranıyor. 
 
- deli divane
- mad spoon 
- deli divane olmak
- Be madly fond of, be wild about 
- deli kanlı
- bloody mad 
- deli
- dippy 
- deli
- demented; daemonic [Brit.] 
- deli
- daemonical [Brit.] 
- deli
- distracted Tom seems slightly distracted. -Tom hafiften deli gibi görünüyordu. 
 Tom looked pretty distracted. -Tom oldukça deli görünüyordu. 
 
- deli
- crackers 
- deli
- loony 
- deli
- demoniacal 
- deli
- not all there 
- deli
- bedlamite 
- deli
- bonkers 
- deli
- cracky 
- deli
- distraught 
- deli
- nutcase 
- deli
- batty 
- deli
- lunatic, insane person 
- deli
- demonic 
- deli
- out of one's mind 
- deli
- idiotic, foolish (person) 
- deli
- daft 
- deli
- mad, insane, crazy, lunatic, maniac, demented, cuckoo, daft, "batty, bats, crackers, nutty, nuts, mental; crazy about, mad about, potty about, fond of; madman, madwoman, lunatic, loony 
- deli
- madwoman 
- deli
- insane, crazy, mad 
- deli
- dement 
- deli
- demoniac 
- deli
- possessed 
- deli
- mad about; devotee (of) 
- deli Raziye
- (Konuşma Dili) woman or girl who acts crazy 
- deli alacası
- (Konuşma Dili) crazy-colored, wild with colors 
- deli bal
-  (Tıp) andromedotoxine
- deli bal
- poisonous honey 
- deli balina
-  (Hayvan Bilim, Zooloji) monodon monoceros
- deli bayrağı açmak
- (Konuşma Dili) to fall madly in love 
- deli cesaretine sahip
- temerarious 
- deli divane olmak
- to be madly fond of, to be wild about 
- deli divane olmak
- to be crazy about, be mad about, be a devotee of 
- deli etmek
- blow one's mind 
- deli etmek
- drive smb. round the bend 
- deli etmek
- send smb. up the wall 
- deli etmek
- drive smb. up the wall 
- deli etmek
- to drive (someone) wild 
- deli etmek
- to madden, to exasperate, to drive sb mad, to drive sb round the bend, to drive sb to distraction 
- deli gibi
- madly, like anything, like crazy, like mad, to distraction 
- deli gibi
- like mad 
- deli gibi
- 1. madly. 2. recklessly 
- deli gibi gezinmek
- dwale 
- deli gibi kaçmak
- run like hell 
- deli gibi koşup bağırmak
- run riot 
- deli gibi oraya buraya koşmak
- tear about 
- deli gibi sevmek
- love to distraction 
- deli gibi sevmek
- to be mad about 
- deli gibi swing dansı yapmak
- jitterbug 
- deli gibi yemek
- guttle 
- deli gibi çalışmak
-  (Argo) work one's arse off
- deli gömleği giydirmek
- straitjacket 
- deli güllabiciliği etmek
- to indulge a spoiled person, pander to the whims of a spoiled person 
- deli güllabicisi
- formerly an attendant in a mental hospital 
- deli güllabicisi gibi
- like a patient and indulgent nurse 
- deli kadın
- madwoman 
- deli kızın çeyisi gibi
- scattered all over 
- deli kızın çeyizi gibi
- 1. scattered all over. 2. poorly chosen (clothes, furnishings) 
- deli misin ?
- are you nuts ? 
- deli numarası yapmak
- to feign madness 
- deli olma
- rave 
- deli olma korkusu
-  (Pisikoloji, Ruhbilim) dementophobia
- deli olmak
- be off 
- deli olmak
- be mad about 
- deli olmak
- (için) rave about 
- deli olmak
- be mad 
- deli olmak
- (bir şey için) be wild about 
- deli olmak
- a) to go mad, to be round the bend b) to be crazy about, to be nuts about/over, to crave 
- deli olmak
- 1. to be madly in love (with), be smitten (by). 2. to be furious (with/about) 
- deli olmak
- have a fit 
- deli olmak
- be crazy for 
- deli olmak işten
- (bile) değil. It drives one crazy 
- deli olmak işten değil
- it drives one crazy 
- deli orman
- a vast and dense forest 
- deli pösteki sayar gibi
- struggling with a thankless and repetitious job 
- deli raporu vermek
- certify 
- deli saraylı gibi
- (woman) oddly decked out in gaudy clothes 
- deli saçması
- utter nonsense 
- deli saçması
- ravings 
- deli saçması
- utter nonsense, bullshit 
- deli saçması
- rigmarole 
- deli saçması
- raving 
- deli yerine koymak
- regard someone as mad 
- deli yerine koymak
- treat somebody like a fool 
- deli yerine koymak
- look on someone as mad 
- deli çıkmak
- 1. to go crazy. 2. to blow one's top, get angry 
- deli ırmak
- wild and torrential river 
- Akıllı köprüyü alıncaya kadar deli dereyi geçer
-  (Atasözü) He who hesitates is lost
- çılgın, deli, manyak, kaçık
- Crazy, crazy, crazy, crazy 
- beni deli ediyorsun
- you make me sick 
- daha deli
- dippier 
- fermanlı deli
- (Konuşma Dili) certified nut-case 
- hamamda deli var
- (Konuşma Dili) 1. There is a crazy person involved in this. 2. What a lot of noise! 
- kâlbi deli gibi attıran erkek
- heartthrob 
- küçük deli, büyük deli, beşikteki başını sallar
- (Konuşma Dili) There's not a one of them that's sane 
- kızıl deli
- raving lunatic