yemci

listen to the pronunciation of yemci
Türkisch - Englisch

Definition von yemci im Türkisch Englisch wörterbuch

yem
bait

He put live bait on a hook. - O, oltaya canlı yem taktı.

Without bait, it'll be hard to catch any fish. - Yem olmadan, herhangi bir balık yakalamak zor olacaktır.

yem
{i} forage
yem
{i} prey
yem
(Denizbilim) fishmeal
yem
feed stuff
yem
pellet feed
yem
{i} fodder
yem
decoy
yem
lure
yem
feed

I feed my dog just before I eat dinner. - Akşam yemeğini yemeden hemen önce köpeğimi beslerim.

The elephant's meal is enough to feed thousands of ants. - Filin yemeği binlerce karınca doyurmaya yeter.

Yem
feed in
yem
priming, primer (for a gun)
yem
(dry) feed (for animals); fodder
yem
draw

After dinner, we all went into the drawing room. - Akşam yemeğinden sonra, Hepimiz çizim odasına gittik.

yem
provender
yem
food; fodder, feed, provender; bait, decoy, lure
yem
food

The food was great in Italy. - İtalya'da yemekler harikaydı.

The Italian food was delicious. - İtalyan yemeği lezzetliydi.

yem
bait (used to lure fish, birds, etc.)
yem
silage
Englisch - Englisch

Definition von yemci im Englisch Englisch wörterbuch

yem
Alternative spelling of hyem
yem
Geordie, alternative spelling of hyem
Türkisch - Türkisch
Yem satan kimse
Yem
(Osmanlı Dönemi) ALİKA
yem
Birini aldatabilmek için hazırlanmış düzen; kullanılan kimse veya şey
yem
Kuş ve balık tutmak için tuzağa bırakılan veya oltaya takılan yiyecek veya yiyecek görüntüsündeki nesne
yem
Ağızotu
yem
Birini aldatabilmek için hazırlanmış düzen, kullanılan kimse veya şey
yem
Kuş ve balık tutmak için tuzağa bırakılan veya oltaya takılan yiyecek veya yiyecek görüntüsündeki nesne: "İtina ile iğneye yemi taktı."- S. F. Abasıyanık
yem
Ağız otu
yem
Hayvan yiyeceği
yem
Hayvan yiyeceği: "Arabanın içinde yem torbasından başka bir şey yok."- M. Ş. Esendal