yaşayarak

listen to the pronunciation of yaşayarak
Türkisch - Englisch
living

I can't spend the rest of my life living with Tom. - Yaşamımın geri kalanını Tom'la yaşayarak harcayamam.

Tom spent years living on the streets of Boston. - Tom yıllarını Boston sokaklarda yaşayarak geçirdi.

surviving
yaşa
{f} live

Meerkats live in Africa. - Mirketler Afrika'da yaşar.

Mike has a friend who lives in Chicago. - Mike'ın Şikago'da yaşayan bir arkadaşı var.

yaşa
{f} living

I like living with you. - Seninle yaşamaktan hoşlanıyorum.

She is used to living alone. - Yalnız yaşamaya alışkın.

yaşa
huzza
yaşa
Hurray!, Hooray!
yaşa
cheers
yaşa
long live

Long live the Tatoeba Project! - Çok yaşa Tatoeba Projesi!

Long live the brotherhood of all peoples. - Yaşasın tüm halkların kardeşliği.

yaşa
viva
yaşa
whoopee
yaşa
hurray

Hurray! I have found it! - Yaşasın! Ben onu buldum!

yaşa
hooray
yaşa
hurrah
yaşa
know

They don't know what difficulties Tom went through in his youth. - Onlar, Tom'un gençliğinde hangi zorlukları yaşadığını bilmiyorlar.

Tom knows a man who lives in Boston. - Tom Bostonda yaşayan bir adam tanıyor.

yaşa
inhabit

What animals inhabit those islands? - Şu adalarda hangi hayvanlar yaşar?

Animals inhabit the forest. - Hayvanlar ormanda yaşar.

yaşa
subsist
Türkisch - Türkisch

Definition von yaşayarak im Türkisch Türkisch wörterbuch

Yaşa
yaşasın
yaşa
Hoşnutluk, sevinç gibi duyguları anlatmak için söylenir
yaşa
Hoşnutluk, sevinç gibi duyguları anlatmak için söylenir: "Ey vatan, ey mübarek vatan, bin yaşa."- T. Fikret